Yaşam Büfesinde “Dibini Aydınlatan Mum”

“… Yıllar önce gördüğüm bir rüyayı dün gibi anımsıyorum. On basamaklı bir merdiveni çıkıyorum. Karşımda demir bir kapı. Elimi uzatıyorum; kapıyı açamıyorum. Kapının sapı yok. Sağa sola bakıyorum; mekan yok, duvar yok. Bir boşluk… Geçtiğimiz son iki yılda yoğunlaşan bir çalışmam vardı. Adını “ECPT by USS” koymuştum. Amacım vermekti; bilgimin zekatını vermek… Geçtiğimiz yıl sonunda kurumdan ayrılacağım kesindi. Bilgi, beceri ve deneyimlerim kurumun ortak akıl arşivinde kalsın istiyordum…”

Merhaba

Bugünkü yazımı değiştirdim. Bunun nedeni iki gün önce özerk davranışım için seçtiğim MAS kavramımda bir değişiklik olmuştu. Herşey Şubat ayında çok hızlı gelişti. Her ay bir SSTC Öğrenme yolculuğu yapmayı planlamıştım. Satış çağrım olarak kendime taahhüdüm buydu. Bu çağrımla, olumlu bir karar alınmasına yardımcı olmaya çalışıyordum. Bu çağrımla karşılıklı kazanma durumu yaratmayı amaçlıyordum. Hemen bu noktada izninizle bir duygumu iletmek istiyorum:

“Ayna olmazsa yüzümü, dostlar olmazsa özümü göremem.” deyişini çok severim.

Dostlarımdan birinden çağrı aldım. Gittim ve Eylül 2008 deki SSTC Öğrenme Yolculuğumun beş dakikalık tanıtım DVD sini izlemelerinden sonra gelişmeler farklı bir boyut kazandı. Dün kesinleşti. Sektörümüzde hızla gelişmekte olan AgroBest Grup firmasında “danışman” olarak yer almaya karar verdim. Deneyimlerim ve mesleğim adına sevindim. S.Covey‘in “sekizinci alışkanlık” isimli kitabının ekindeki vcd nin ilk filmi olan “Hayat kısa; öyleyse…” nin “Dördüncü L’si olan : Leaving a Legacy / Bir miras bırakmak” düşüncesiyle heyecanlandım. Bu konudaki duyurumun pdf görüntüsünü ekte görebilirsiniz. Hayırlısı olsun.

hosgordum-mc-03032009

Yine Şubat ayının son günlerinde bir üniversitemizin rektör ve yardımcılarıyla gelişen sohbet toplantımız adeta bir sosyal sorumluluk projesi içinde yer almaya dönüştü. İnşallah onların sürekli eğitim merkezlerinde “bilginin de zekatı vardır” inanışıyla yer alacağım. Yeter ki sağlığım izin versin.

Ailem ve dostlarımın heyecanlarımı paylaşan sevgi dolu sözcüklerini de yine ekteki diğer pdf sayfasında bulacaksınız. İşte bu paylaşımlar “Copculaşmak” dediğim kavramın özünü oluşturuyor. Binlerce şükür. Hak edebilmek ne güzel.

Allah hepinize benzer güzellikle nasip etsin.

niyetin-safiyeti-ve-paylasilan-umutlar-040309

Şimdi gelelim bu yazının giriş kısmına.

Neden o rüyamı yazdı ve neden sonuna “ECPT by USS” kısaltmasını ekledim ? Bağlantı, konu başlığında görülüyor: “Dibine ışık veremeyen mumdum“. Bu da beni kahrediyordu. “Gidiyorum abicim; gel bildiklerimi güncel öykülerle aktarayım” diyordum. Demekle kalmıyor; ısrarla, inatla yazıyordum. SSTC Öğrenme yolculuğuyla sıraya girmiş olanların (!) sırada kalmalarına yardımcı olmak için “teknik ve pratik baza dayandırdığım izleme çalıştayı“nı gerçekleştirmek için çırpınıyordum.

Global birleşmelerle üç farklı kaynaktan gelen kurumda sinerji için şart olan bütünleşmeyi, bu kez ürünleri daha iyi tanıma amacına çevirmiştim. Bu çabam yedi yıl inançla sürse de son iki yılda adeta inatlaşmaya dönmüştü. Otorite baş yardımcıları “hayır” demiyorlardı. Ancak Ocak ayında başlayan yıllık programlama Aralık ayına gelinceye kadar sürekli erteleniyor ve bir türlü gerçekleşmiyordu. Son umudumu 2008 yılı kurumsal SSTC yolculuğu için dört yardımcı eğitmeni hazırlama sürecindeki toplantılarda oluşan yakınlaşmaya  bağlamıştım. Hatta hazırlıklarımı ikiyüzü aşkın sayfada toplamış ve dört kopya ciltletmiştim. İkisini Bursa toplantımda verdim. Sonuç yine değişmedi. Eğitim hiçbir şekilde diğer iş çalışmalarının önüne geçip de öncelik alamıyordu.

Bu oluşum sadece çalıştığım kurumda mı böyleydi ? Hayır.

Bu oluşum son yıllarda, rekabet edebilmek için hayatta kalmak, ayakta kalmak uğruna salt “satış” odağında yaşamanın zorunlu kıldığı “hızlı kazanımlar”ın öne çıktığı son dönem pazar koşullarında mı böyleydi ? sanmıyorum.

Sanmıyorum çünkü…

“… Yirmi yıl kadar önceydi. Erken uyarı çalışmaları ana temasında İzmir’de bir bilimsel toplantı, ulusal bir kongre vardı. Konuşmacılardan biri o günlerde Coca-Cola salça fabrikasının tarım müdürü ve doçent olan arkadaşım sevgili İbrahim’di. Şimdi bu yazıyı kaleme alırken soyadını anımsıyamadığım için beni bağışlasın İbrahim (Allah razı olsun bu akşamki dostlarımdan sevgili İbrahim’în soyadını bir çırpıda söyleyiverdi: Yokaş ). Mükemmel birisidir sevgili dostum İbrahim Yokaş . En son on yıl kadar önce Ortaca’da meslek yüksek okulunda kendisini ziyaret ettiğimde profesör olduğunu öğrenmiştim. Kulakları çınlasın. Sevgili İbrahim o kongrede kürsüye çıktığında aynen şöyle dediğini dün gibi anımsarım: ” Ne yazık ki ülkemizde eğitim, üretimin stratejik bir girdisi haline gelememiştir...”.

Kader utansın; İbrahim çok haklıydı. Benim için en canlı örneği yukarıdaki kısaltmanın açılımı olan “güncellenmiş satış becerileriyle etkinleştirilmiş bitki koruma eğitimi” konusu olmuştur. Sağlık olsun demekten başka çare yok.

İşte bu oluşumdur beni bugün yeni bir çerçeve içinde yeniden öykülerimle öğrenme ve öğretme yolculuklarına çıkaran. Ve birikimlerimle hemen yola çıkıyorum. Hatta aynı güne denk gelen iki uzak eylemde yüreğim ikiye ayrılıyor; ikisinde de olmak istiyorum. İnşallah sabrı da öğrenebilirim. Öğrenemezsem sevgili Dr.Mehmet Demirci bana öğretecektir diye umut ediyorum. Şimdi yapmaya çalışacaklarım,

  • SSTC Öğrenme Yolculuklarıyla kurum kültürünü oluşturmak,
  • Sahra gücünü etkili kılarak kurumsal akıl arşivini oluşturmak ve
  • Satış destek çalışmalarını etkinleştirerek başarı öyküleri oluşturmak için

MAS” in İngilizce açılımına işlerlik kazandırmaya çalışacağım. Bu da “More And Smarter demek ki, çalışanlara üç temel soru soracağım ve yanıtlara göre bireylerin,

  • İyi yaptıkları şeyleri daha çok yapabilmeleri için “kapasiteleri“ne,
  • Yapmakta zorlandıkları şeyleri daha farklı yapabilmeleri için “kapabiliteleri” ne yani yetkinliklerine bakmalarına “öze bakışa, içe bakışa” odaklanacağım.

Meraklısına sormak istediğim bir soru var:

“Sizce mükemmellik nasıl oluşur; ne yaparsanız mükemmel olursunuz ?

Yanıtı SSTC Öğrenme yolculuklarında.

Görelim Mevlam neyler, neylerse güzel eyler.

Yolunuz hep aydınlık olsun.

Öykücü (mustafa@copcu.com)