“… Pekçok kişi bana aynı soruyu sorar “Bir işe başlarken çok motive oluyorum; ama kısa bir süre sonra şevkimi kaybediyor, çalışmayı bırakıyorum, maymun iştahlı oluyorum. Ne yapmalıyım ?“. Bu arkadaşaların problemi bir işi yapmak için morallerinin yüksek olması gerektiğini, o işi şevkle yapmayı candan istemeleri gerektiğini düşünmeleridir. Bu, yanlış bir beklentidir. Nasıl ki elektrik kesilince jeneratör devreye giriyorsa, motivasyon kesildiğinde de iç disiplin devreye girmelidir. Yani yapman gerekeni yap, yapılması gerekeni zamanında yapmaya gayret et. Önce yap sonra iste…”
Merhaba
Çeşme’nin güzel bir Eylül sabahından merhaba. Bugün rüzgar fazlaydı ve denize giremedik. Hatta çok zor yürüdük. Uçan şapkanın ardından koşturdum. Dün gece zenginleştirilmiş Erengiller beraberliği Emin’in Köşem’inde yine bir başka güzeldi. Evliliklerinin onikinci yılını ebeveynleriyle kutlayan Eray&Özgen’le Çeşme’nin sakızlı dondurmasından sonra aldığımız altı kitapla keyifli bir gece yürümesi yaptık Çeşme’nin artık ıssızlaşan Arnavut kaldırımlarında. Yarın gerçek anlamda okullu günler başlayacak Eren ve Barış torunlarımız için. Dualarımız onlar için, onlarla. İrem de okullu oldu. Binlerce şükür olsun bu sahip olduklarımıza.
Sabah yürüyüşünden sonra keyifle kahvaltı ederken gözlerimizin buğulandığı anlar oldu Nezuş’la. Bazen rahmetli ve sevgili Sarı Fevzi abimizin erken ayrılışına, bazen benzer kaderi paylaşan sevgili Coşkun abimize ve de Metin Kaya’yı özledik birlikte. Dalıp gittik uzaklara. Üçü de genç yaşta kalplerinin azizliğine yenildiler. Kader. Bu iki sözcük (Kader ve Aziz) bir araya gelince beni anılarımdan kopardı ve Sevgili Elif Şafak ‘ın “Aşk“ına götürdü. Lise yıllarımdaki felsefenin koridorlarında “doğru bilgiye erişmek olanaklıdır / olanaksızdır” tartışmalarındaki feylesofların dört temel kavramına Sufilikle eklediği beşinci kavramı düşündüm. Kitabının 240ncı sayfasındaki iki tümceyi çok sevmiştim. Bunlar,
“İnsan senelerce uğraşır kendi sözlüğünü oluşturur. Önem verdiği her kavrama bir tanım bulur“. Gerçekten çok sevdim bu iki tümceyi. Belki de kendime, yaptıklarıma, yapmaya çalıştıklarıma, karıştırdıklarıma uygun bulduğum için sevdim. “Aşk” tan bu kadar deyip hızla iki yıl önce bugünlerde bir başka sevdiğim Bozcaada’ya gitti ruhum. Rengigül‘de geçen birkaç günden ne denli keyf aldığımızı düşünürken ruhum aynı hazları şimdi burada, Çeşme’nin çatısında tekrar yaşadı. Ayrılırken doyasıya koklamaya çalıştığım zevki bahçesinde bir masada gördüğüm dergiden defterime alıntılar yapmışım. Yazıma o satırlardan onbirinci maddeyle giriş yaptım. Havam tutarsa belki devamını da yazarım. Ya da bu kadar alıntıyla geçiştiririm. Önce sevgili Şafak’ın “Aşk”ındaki beş bölümdeki beş temel sözcüğe eklediği tanımları vermek istiyorum. Bunlar
- Toprak: Hayattaki derin, sakin ve katı şeyler…
- Su: Hayattaki akışkan, kaygan ve değişken şeyler…
- Rüzgar: Hayattaki terk, göç ve devreden şeyler…
- Ateş: Hayattaki yakan, yıkan yok eden şeyler…
- Boşluk: Hayatta, varlıklarıyla değil yokluklarıyla bizi etkileyen şeyler…
Belki de sonuncunun etkisi beni rahmetli Fevzi, Coşkun ve Metin’lere götürdü. Her üçü de yaşamımızda önemli yerlere sahipti. Dost gibi dostlardı. Allah mekanlarını cennet etsin.
Şimdi tekrar iki sene önce bugünlerde bizi mutlu kılan Rengigül bahçesinden ayrılmazdan önce okuduğum Platin (Temmuz 2207) dergisinin sayfalarında beni etkileyen yazılara döneceğim.
Neden çok etkilenmiştim ?
Bozcaada’dan Bursa’ya gidip yeni bir projenin “başlama vuruşu“na tanık olacaktım. Türkiye’nin dört bir yanından gelen bölge müdürlerine eylem halini daha etkili kılmanın yollarını öğrenme yolculuğuna çıkacak olan Tosun’lara anlatılacak olan yeni projenin temel taşının SSTC olduğunu anlayabilecekler miydi ? Ne var ki ; ürettiğimiz kavramları çerçeveleyip uygulamaya aktarıncaya kadar geçen uzun sürecin yıpratmasıyla çoğu kez dağ fare doğuruyordu. Belki de oyunun kuralı böyleydi. Yıllarca böyle oynanmıştı. İlk anımsadıklarımdan Dan Vasella ‘nın “SKILL” kısaltmasıyla yola çıkışı da mükemmeldi. Projeleri “beceri” kavramında topladığı bu sözcüğün açılımı da “Success Kindled by Innovation Leadership and Learning” idi. Kurumun ortak ömrü biz tarımcılara yetmedi ve Bay Dan beşeri ilaçlarda başarı öyküleri yazmaya devam etti. “CEOların Bilgeliği” isimli kitaptaseçilmişler arasında yer alan Bay Vasella beyin başarılarını açıkladığı satırları okumak gerek. Biz tarımcılar daha sonra “şemsiye” altında projeler türettik; ne olduğunu anlamaya çalışırken bu kez “çerçeve“ciler öne geçti. İşte bunlardan birine Eylül 2007 de Bozcaada tatilinden sonra katılacaktım ve o Ekinoks gününün sabahında satışçılara SSTC nin “SMART” a göre “satış çağrısı” oluşturma konusunun “izleme mini çalıştay“ını örnekliyordum herkesin gözü önünde. Kuşkusuz anlayana. Her neyse ben yine Rengigül’e döneyim.
Platin Dergisi’nde neler gözüme çarpmıştı ?
Mümin Sekman‘dan, Aşkta kariyer dönemi; Kariyerden umut yok; Kariyer patinajı yapmayın sözcüklerinin yanında “her sabah dünya yeniden kuruluyor” ve” başarı taktiklerinin son kullanım tarihi kısalıyor” ifadesinden “Başarının İyi Yönetilmesi” ni “Effective Success Management (ESM)” olarak sözlüğüme ekliyorum. Mümin Bey 14 başarı taktiği sıralamış. İzniyle buraya sadece başlıklarını alayım:
- Dün yapamadığını bugün yapabilmelisin.
- Aklınızdan geçenlere dikkat edin. Hayatınızda bunları çoğaltırsınız.
- Kimin için başarılı olmak istediğinize karar verin.
- Tarihten ders çıkarın.
- Başarı için “katlanmaktan” vazgeçin.
- Tıkandığınızda kahramanınızı yerine koyun.
- Kendinize sorular sorun.
- Umudunuzu yitirmeyin.
- Merdiveni doğru duvara dayayın.
- İrade gücünüzü zorlayın.
- Önce yapın sonra isteyin.
- Engellerin umudunuzu kırmasına izin vermeyin.
- İşinizi daima iyi yapın.
- Doğru sorularla düşünün.
Teşekkürler sayın Sekman. Her taktiğin kısa açıklamaları da bir başka güzel. İnşallah daha sonra yazarım. Bitki Hekimi Mustafa (BHM) olarak öncelikle SSTC öğrenme yolculuklarımda, daha sonra kurumsal akıl arşivini oluştururken iç disiplini sorgulamanın her aşamasında yinelemekte olduğum temel sorum şu:
“Şu GAT dünyada, MASlaşmak için RAW mısınız ?”
Doğru soruların dürüst yanıtlarıyla yaşam büfesinde sıraya girme, sırada kalma ve sırada öne geçme yolculuklarınızın hep aydınlık geçmesi dileklerimle.
Öykücü