“…Risk almak öznel bir deneyimdir. Bir kişinin riski diğerinin hobisi olabilir. Risk bazen size doğru itilir. Empoze edilen riskler genellikle olumsuz olarak algılanır. Risklerimizi seçebilmeyi isteriz. Seçilebilen bir risk yeni bir işe girmek ya da yeni bir ilişkiye başlamak, zorlayıcı bir iş ya da ilişkiye bağlı kalmaya karar vermek olabilir. Bu ister size empoze edilsin ister siz tercih etmiş olun bir riski nasıl algıladığınız son derece önemlidir. Riskin bir fırsat mı yoksa bir hayal kırıklığı mı olduğunu belirleyecek olan şey algıdır…”
Merhaba
Hayret ! Yazı yazabilmem için Çeşme’ye gelmem şartmış. Bu hafta İzmir’de ve özellikle Mavişehir’de güneşiyle, deniz kenarında yürüyüşüyle günler hep güzel geçti ve yine de elim ve aklım yazma moduna giremedi. Bugün geç saatlerde de olsa Alaçatı pazarından sonra Germiyanyalısı’nda gurup vaktine yetişmek ve sarmaşıklarla bezenmiş Ökaliptus ağaçları arasından durgun denizi izlemek beni hemen çatıya yöneltti ve başladım yazmaya. Bu nedenle yazımın başlığı “Çeşme’nin Gücü” olsun istedim.
Geçtiğimiz hafta dolu doluydu. Ben Bodrum’da, Nezuş ise İstanbul’daydı. ben grubumla tekne gezisinde iken Nezuş da sevgili Nil’le İstinye Park’taydı. Binlerce şükür bu günlere. Aklımız ve ruhumuz geride kalmıyor. Günlerimiz, hayal ve özlemlerimizle hep ileriye doğru akıyor. Bu akış da bizi çocuklarımızla aynı kulvarda buluşturuyor. Kerem, Semih’le birlikte Hostcini’nin sınırlarından NetDirekt‘in sınırsızlıklarında doğru hızla ilerliyor. Yeni yapılanmada herkesin işini korurken hayallerini TOMBUL‘ laştırdığını görüyorum. Burak 2015 de tüm Temsil Plaza’nın data center olduğunu; Fatih 40gB le dört katı aşan büyümeyi; Boran, holdingleşmeyi görüyor ve ben bu yürekten gelen inançlı gençleri duydukça mutlu oluyorum. Böylesi zor koşullarda tasarruf nedeniyle çalışanları zora sokmadıklarını görünce uyumlu ve becerikli ikiliyi (Se/Ke) defalarca kutluyorum ruhumda. Mutlaka uykusuz gecelerle yoğrulan emeklerin bedeli lezzetli yemekler olarak gelecektir. Dün gece rastgele bir kutlamaya tanık oldum ve gençlerin 2015 için sergiledikleri umutlara hayran kaldım. Hemen arabamın bagajındaki kamerayı aldım ve başladım kaydetmeye. Gecenin ilerleyen saatlerinde de montajladım. Üç dakikalık bir tarihi eser ortaya çıktı ki o onaltı genç beş yıl sonra izlediklerinde kimbilir neler hissedecekler. Onlar bugün öylesine riskler üstleniyorlar ki kimi zaman ürperiyorum. Ne var ki Kerem’in bugüne dek olan başarılarının temelinde hep güncel ölçütleri aşan açılımlarında çıtayı koyduğu yüksekliğin bedeli de hep yüksek oldu. “Çıta” sözcüğü beni 2005 Rio sunumumdaki SkyLife Dergisi ‘nden yaptığım bir alıntıya götürdü. Sanırım Ekim 2005 sayısıydı. Burhan Öcal’ın sözlerine yer verilmişti ve anımsıyabildiğim kadarıyla şöyleydi: “başardım diyorsanız çıtayı alçak tutmuşsunuz demektir.” diyordu sayın Öcal. Ben de geçen hafta Bodrum’da yaptıklarıma ve Bodrum öncesi hazırlıklarıma baktığımda gazetenin bir köşesine şöyle bir not düşmüşüm:
“Ben çıtayı yükseltirim. Kimileri üstünden geçmeye gayret eder; kimileri de altından geçmek için boyun eğer.”
Tercih sizin. Ya bir beden büyük gömleği seçerek riskinizi yönetirsiniz, ya da ortalamaların çevresinde dolaşır, suya sabuna dokunmadan vaziyeti idare edersiniz. Sizin bireysel tercihlerinizin dünden yarına uzanan karakteristiklerinizi, bunlarla ait olduğunuz grubun ortalamalarını ve kurumunuz adına geneli etkilemenizi “ölçülebilir” kılmaya çalıştım Bodrum’un finalinde. Dün NetDirekt’teki gelişmelere tanık olurken bu değerleri, Prof.Dr.İ.Barutçugil‘in “Bilgi Yönetimi” kitabındaki öğretilerin ya da “bilgelik piramidi“nin ışığında “data >> info >> knowledge>>wisdom” süreçlerinden geçirdim. Dört günlük yıllık toplantının yabancılarla olan bölümlerinde, iş ortaklarıyla renklenen kısımlarına, yaz günü gibi olan tekne gezisinde ve son güne değer katan SSTC ilk adım öğrenme yolculuğunda mükemmel güzellikler gördüm. Herbiri birer başarı öyküsüylü “başarı formülü”mdeki 10S i tamamlar.
Yazımın girişini yine Bay Mapes‘in “Kuantum Düşünce Yöntemi” kitabından ödünç aldım. “Risk” sözcüğünü hem kuantum sıçraması yapanları, hem de 2015 yılı için vizyonunu nitel ve nicel olarak ortaya koyup paylaşan “Akıllı Büyüyerek Gelişme“nin mimarını düşünerek seçtim.
Danışmanlığa başladığımın ertesi günü (07.03.2009) bölüm müdürlerinin “kurumunuzun varlığının nedenini bir tek sözcükle ifade etmeleri“ni “soruların gücü” ile istediğimde finans müdüründen çok güzel bir karşıt soru gelmişti. Bu sorunun temelinde benim varlığımın ve katkılarımın sorgulanması vardı doğal olarak. O andaki sözlerim de video kaydına girmiş. Ondan da kısa bir film hazırladım yıllık toplantı için. Filmin adı şuydu “neden burdayım ?”. Misyonumu iki temel amaçla ifade etmiştim. İlki “sahra gücünü etkili kılmak” diğeri ise “pazarlama bazlı çalışmaları etkin kılmak” idi ve halen de aynı doğrultuda sürüyor. Ancak önemli olan her zaman yinelediğim “gör görün hissettir; kazaları pes ettir” deyişimle algılarını alabilmem gerekiyordu. Nitekim (Marmaris Paşa’sının kulakları çınlasın) gruptan gelen bir ses aynen şöyle diyordu “şimdi Mustafa beyin ne iş yaptığını anladım“. İnşallah diğerleri de bu algıya kavuşmuştur. Umutluyum; çünkü bakın sevgili H….. dün gönderdiğim iletiye ve ekindeki tek sayfa görsele nasıl içten teşekkür ediyor. Ben de teşekkür ediyorum H….:
Selamlar,
Mustafa bey , sizin engin deneyimlerinizden yararlanmak bizim için büyük bir fırsat olsa gerek diye düşünüyorum.
Başta Faruk beye bize bu imkanı sağladığı için teşekkür ederim. O bu imkanı sağlamasaydı biz sizinle tanışmış olmayacak ve sizden istifade etmeyecektik.
Ayrıca yapmış olduğunuz analizden dolayı size teşekkür ederim
İyi çalışmalar
H…… (13.11.2009/20.04)
**************************************************************************
Merhaba ……. BeyBu iletim sadece size özeldir.
Geçen hafta Bodrum’daki yıllık toplantımızın finalinde yaptığım test sonuçlarını değerlendirdim.
Siz, kağıdınıza isminizi yazdığınız için (teşekkürlerimle) “Genel, Teknik ve H…..” olarak görünümü bir slayta indirgeyerek ekte jpeg formatında sunuyorum.
Katkılarınızla gelişme sürecinin daha verimli geçeceğine inanıyorum.
Başarı dileklerim ve saygılarımla.
Doç.Dr.Mustafa Copcu
Danışman (13.11.2009/14.21)
Yıllık toplantıda proglamlanan sunumların başlamasından önce ana mesajları vermek, beklentiler için çerçeve oluşturmak için dokuz film sundum. Söke’nin pamuklarında 2005 de HESgillerle çektiğim karelerin devamı olarak Ekim 2009 kayıtlarımdan “ilişki yönetimi” ile CRM (Müşteri İlişkileri Yönetimi) den CE e (Customer Experience/Müşteri Deneyimi) geçişin mükemmel bir örneği idi. İstek üzerine ikinci gün yeniden vizyona girdi bu filmim. Tüm filmlerimde “soruların gücü“nü sergilemek istedim. İlk gün kayıtlarımdan gece uzun saatler çalışarak onuncu filmimi hazırladım ve ertesi güne “dünden neler öğrendim /İnanırsanız inandırabilirsiniz” mesajımla toplantıyı açtım. İkinci günde hep özlediğim çalışma grubu arkadaşım, kırk yıllık dostum sevgili Uzm.Eray Damgacı‘nın aşağıda bir slaytla örneğini verdiğim mükemmel çalışmalarından çok etkilendim. Böylesi değerli bilimsel bulgulardan SSTC prensipleriyle daha etkili yararlanmanın bakış açılarını SSTC de tartıştık. Umarım grup “hilal-i ahmer “olmayışın gereklerini daha iyi algılamıştır ki verilen emeklerle kurumsal kazanım yemeklerinin dengesini daha iyi oluştururlar. Böylece “ Şu GAT Dünyada MASlaşmak için RAW mısınız ?” soruma daha pratik yanıtlar bulurlar.
Geçen hafta bugün “gala gecesi” vardı. Bu kadar güzel eğlenen gruba hasret kalmıştım. Böylesini Ekim 1985 de Marmaris Martı’da Alev’lerle, Bay Baumann ve Mr.R.Hartland ile Ciba’lıların yıllık toplantıdaki eğlenmede görmüştüm. Yirmidört sene sonra özellikle Ege Grubu’nun türküleriyle, Efelikleriyle sahneyi dolduruşlarına hayran kaldım. İnşallah bu kayıtlarımdan da bir dvd hazırlarım. Gecenin ilerleyen saatleri sabahın dördüne kadar Bodrum barlarında geçmesine rağmen, seçilmiş yirmiüç kişi ertesi gün hem de pazar oluşuna, salonun tüm isteklerime karşın gün ışığı almayışına rağmen sabahın sekizinden erken kararan akşamın onyedisine kadar gözlerdeki ışık eksilmeden öğrenme yolculuklarını sürdürdüler.
Böylece “Akıllı Büyüyerek Gelişmek” isteyen kurumun özellikle sahra gücüne çekirdek olan kadronun Side-Bodrum öğrenme yolculuklarında SSTC nin ilk adım öğrenme yolculuğu, sevgili Yusuf’un tanımıyla “ziplenmiş” de olsa tamamlanmış oldu. Şimdi bu hevesli grup bu öğrenme yolcuuluğuyla
- Hazırlık yaparken özellikten fayda türetip bunu müşteriye özel kılmayı;
- Yola çıkarken “satış çağrıları”nı SMART’ik kılmayı;
- Müşterinin “neyi satın aldığı”nı;
- Müşterinin “neden satın aldığı”nı ve asıl önemlisi
- Hedefe ulaştıklarında geriye bakıp başarılarını nasıl ölçebileceklerini öğrenme aşamasından uygulamaya aktarabilirlerse ikinci aşamaya geçeriz. Bunun için de Dr.Kirkpatrick’e inanıp en az onüç hafta bekleyeceğim.
Spor psikologu Dr.Bruce Ogilvie‘nin riskle ilgili sözlerine de yer vererek bu yazımı Çeşme’nin çatısından son vermek istiyorum ki Closer filmini izleyebileyim:
“…Risk alan insanlar son derece ihtiyatlı insanlardır. Onların aktiviteleri için hazırlanmak olağanüstü miktarda bir zeka gerektirir. Karşılarına çıkacak her etkeni analiz etmişlerdir.” Bu sözler de beni yine formal SSTC nin dört gününü süsleyen kavşaklara götürüyor. Riskleri azaltmak isteyenler ya da gecenin karanlığını aydınlatan seher yıldızının sözleriyle “belirsizlikleri riske çevirip yönetme becerisi gösterenler” veya İ.Grindal’ın bir zamanlar yazdığı yazının başlığındaki gibi “how to live with risk and love it /Riskle Yaşamayı Sevmek“e inananlar için Bay Mapes’in yedi adımının sadece başlıklarını yazıyorum. Meraklısı sözünü ettiğim kitabı alır (Bodrum’un geçen pazarında dağıttığım yirmiüç kitabın beşi bu kitaptı. Siz hâlâ almadınız mı ?);
- Riskin sizin için ne olduğunu tanımlayın.
- En kötü durum senaryolarını hayal edin.
- Riskli ilgili olabildiğince çok bilgi araştırın.
- Diğerleriyle konuşun.
- Güvenlik ağı yaratın.
- Sonuçları yeniden gözden geçirin.
- Destek arayın.
Nice riskleri göze alıp başarı öyküleri yazdığınız öğrenme yolculuklarınızın hep aydınlık olması dileklerimle.
Öykücü