Mustafa COPCU » Blog Archive » YaÅŸam Büfesinde “RAW>RAF>RAP”

YaÅŸam Büfesinde “RAW>RAF>RAP”

“…Bir insana bir ÅŸey yaptırmanın tek yolu vardır: O da o insanın bunu yapmayı istemesini saÄŸlamaktır. Elbette, bir insana silah doÄŸrultarak size saatini vermeyi istemesini saÄŸlayabilirsiniz.  Kovmakla tehdit ederek bir çalışanınızın sizinle iÅŸbirliÄŸi yapmayı istemesini saÄŸlayabilirsiniz. ÇocuÄŸunuzu azarlayarak ona istediÄŸinizi yaptırtabilirsiniz. Ancak bu ilkel yöntemler, istenmedik bir biçimde geri tepebilir. Bir insana yaptırmak istediÄŸiniz ÅŸeyi yaptırmanın tek akılcı yolu ona istediÄŸini vermektir…”

Merhaba

Biraz önce yazdığım yazıdaki usta ile olan iletiÅŸim sıkıntısının etkisiyle olsa gerek ki yine benzer bir çerçevenin içinden çıkamadım. Hafta sonuna kadar da çıkamam demektir. Görüşebilirsem eÄŸer…Hadi hayırlısı.

Yukarıdaki sözlerine “istemesini saÄŸlamak“la baÅŸlayan rahmetli Dale Amca mesajını “istediÄŸini vermek“le bitirmektedir. “Ä°stediÄŸini verebiliyorsan” daha fazla uÄŸraÅŸmaya ne gerek var ki? “Ver kurtul” siyasette ve sekste geçerli olan ilk kuraldır. Tüm çabalar aksini söylese de vermeden alma amaçlı gayretler hemen her yerde hâla varlığını sürdürmektedir. Bu da “Ben sizin babanızım; ben ne dersem o olur” mantığıdır ki bu nedenle ÅŸirketlerde ne zaman “Biz bir aileyiz” sözü söylensense ürpermekten kendimi alamam…

Bugün yüzümüzü doÄŸumuza çevirdiÄŸimizde geçen yıl “vereceÄŸiz” sözü ile zaman kazanan ve bu sessizlik sürecinde yapılan yığınakları göz ardı eden ve hatta kolluk güçlerine “yuvalarınızdan çıkmayın ha !” demekten de geri kalmayan güç sahipleri sonradan yarının altına düştüklerini görünce hakemden maçı iptal etmesini istediler. Ä°stedikleri oldu. Üç ay içinde taktik deÄŸiÅŸtirdiler. Bu da iÅŸe yaradı. Yeniden tek baÅŸlarına otorite oldular. Biraz daha akıllandılar (mı acep !). Åžimdi vermeden almanın yolunu zorlarken taÅŸ taÅŸ üstünde kalmıyor; yürekler yanıyor; canlar yitiyor, ocaklara ateÅŸ düşüyor ve “bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete“…Ä°yi olur inÅŸallah.

Ä°ÅŸinize rekabetçi bir spor takımının özelliklerini, ruhunu kazandırın” diyen Intel’in otoritesi bugüne dek hızla büyüyüp geliÅŸen ÅŸirketinden binlerce milyoner ortaya çıkarmıştır. Bunu da iÅŸ yerinde oyunun kurallarını belirledikten sonra çalışanların kendilerini ölçmesi için olanaklar saÄŸlamakla yapmıştır. Böyle bir ortamda önce kendine liderlikle yola çıkan üretici konumlu çalışan çok geçmeden yönetici adayı olduÄŸunu göstermiÅŸtir. Yönetici, lider, lider yönetici ve kolaylaÅŸtırıcı koç olma yolunda ilerlerken “sırada öne geçme” becerisini etkinleÅŸtiren yıldız oyuncumuz dört temel ölçütle sürekli olarak kendini sorgulamaktadır.Hep bildiÄŸiniz aynı soru üçlüsüyle bunu yapmaktadır.

Yola çıkış sorusunun anahtar sözcüğü “RAW“dır. Bu sözcüğe “Cevher” anlamını yakıştırıyorum; yapıştırıyorum ve hazır olan, yetkin olan yıldız oyuncumuzun “istekli olma (W)” düzeyinin ölçütünü kendisine bırakıyorum. Yolun başında kendisine baksın bakalım,

1.Yönü belirlemede (Nereden nereye gidiyor ?);

2.Sonuçlarla yönetmede (Pareto Yasası çalışıyor mu ?);

3.Ãœst sınırı oluÅŸturmada (Gücünün sınırlarını biliyor mu ? Martı Jonathan’ı tanıyor mu ?) ve asıl önemlisi,

4.Potansiyelini açığa çıkarmada (Rahatlık zonundan çıkmaya ne kadar hevesli ?) kendini nasıl görüyor ?

Bu sorularla “RAW” dan “RAF” a geçtiÄŸinde isteÄŸinin inanca döndüğünü görecektir. Bu noktada zorlamalar ortadan kalkmış olacaktır. Sadece kendine hesap verir olacaktır. Aralarda nefeslenirlen alışkanlık halinde her zaman GODID Üçlüsünü etkinleÅŸtirecek ve,

1.Neyi iyi yapıyorum (GOod) ? > Daha çok yapayım (MAS’ın More‘u) > Kapasite kullanımı;

2.Neyi yaparken zorlanıyorum (DIfficult) ? > Yeni yollar bulayım ve daha etkin olayım

3.Neyi farklı yapabilirim (Different) ? > Daha etkili olayım > (MAS’ın Smarter’ı) > Kapabilite kullanımı

Bu sorular, bu kendini sorgulamalar onu çok geçmeden RAF dan RAP‘a yükseltecektir. “RA”lar ortak olduÄŸuna göre son anahtar sözcüğe odaklandığımızda,

1.Ä°stemek (W);

2.Ä°nanmak (F) ve

3.Tutkulu olmak sırada öne geçmenin ardışık aşamalarıdır.

Ä°ÅŸte Mısır’da 2004 yılında bu kavramlarla Pazarlama Müdürlüğünü “Cesur Adamlar” filmiyle vurgulayarak devrediyordum.  “Bee & Me” ana mesajıyla baÅŸ rollerdeki bir ilacın sahipsizlikten dolayı üç önemli tehdit altında eriyip gidiÅŸinin öyküsü vardı filmin sahnelerinde. Umutlar da solup gitmiÅŸti. Rakip ataktaydı. Yerel sahra gücünün morali dibe vurmuÅŸtu. Seferberlik ilan etmiÅŸtim. DevÅŸirme güçlerle ve kırmızı tulumlarla sahradaydık. BHG ile ortak yaptığımız filmin sonunda “YapımcıTosun; Yönetmen Kerim” yazıyordu. O yıllarda pek moda olan hela kapısı yazılarında Tosun ve Kerimin pek popüler olan maceralarından esinlenmiÅŸtim.  Böylece cesur adamlar, sorunun üzerine gitmiÅŸler, çatışma yönetimi becerilerini ve HSE Üçlüsünü sahrada etkinleÅŸtirerek ve kadastro iÅŸleriyle de sorun çözme becerilerini geliÅŸtirerek on tonun altına düşen ilacı o yıl otuz tona yaklaÅŸtırıp pik yapmışlardı. Ne günlerdi ama ! Tıpkı 1994 krizinden yararlanıp “tavuk sersemken ...” misali özgür eylemlerimiz gibiydi…

Baktım ki “Tosun ve Kerim; Ver kurtul ve TavuÄŸun sersemliÄŸi” öne çıkmaya baÅŸlıyor; bu gidiÅŸ pek hayra alamet deÄŸil. Burada keseyim ve dilek ve temennilerle kısa keseyim. Bu kararla yazıma ne eklesem diye düşünürken yanımda mevcut olanlardan Hosting Festivali karelerini buldum. Kerem’in sözlerini buraya alıyorum. Sözler bir yerinde derdimi deÅŸti ve inÅŸallah Yunt Dağında enerji üreten kanatlarımız en yakın zamanda gelirlerimize de katkı yapacaktır. Heyecanla bekliyoruz.

Umutlarımızı artıran günlerin açık ve aydınlığıyla sağlık ve esenlik dileklerimi sunuyorum.

Öykücü