Yaşam Büfesinde “Sezon Finali”

“…Koridor soğuktu. Oturacak yer yoktu. Koridorda üç beş cüppeli vardı (Ahmet hoca aralarında yoktu). Birisi diğerlerinden farklıydı. “Ben tek papyonlu olanım” diyordu. En yaşlısıydı. Konuşmalarına tanık oldum. Atatürk Lisesi’nin adı geçince kulak kabarttım. Meğer papyonlu olanı 1951 mezunuymuş. Demek ki 83 yaşındaydı. Salonun kapısı kapalıydı. İçeri girdim.. İzleyici bölümüne oturdum. Birkaç duruşmayı izledim. Papyonlu yaşlı olanı sağırdı. Söylenenleri duymuyordu. Üstelik dersini de çalışmamıştı. Taşınmazın ikinci ihalede satıldığını bilmiyordu. Ona vekaleti verenleri düşündüm. Neden vermişlerdi ? “Yaşlıdır, deneyimlidir, iş bitirir” diye mi; yoksa ucuzcu muydu ?… İkisi de yaşlı başlıydı. Deneyimli oldukları belliydi. Biri “Üçüncü şahıslara satılmasın diye tedbir konulmasını talep ediyorum” dedi. Karşı taraf “İştirak halinde mülkiyettir; zaten üçüncü sahışlara satılamaz. Bu talebin bir anlamı yoktur” dedi. Genç ve bayan yargıç onları dinledi. Karar zaptına ne yazdı görmedim. Sadece bu karşıklı söz ve karşı çıkış durumuna şaşırdım ve on dakika mola verdiklerinde…”

HAGEM (Havagazı Gençlik Merkezi) de sezon finali (20.12.2016) ve konuşmamdan kesitler

Merhaba

Yazımın girişindeki mavili kısım üç gün önce Çeşme Adliyesinde gördüklerimden bir kesittir. Tahmin edileceği gibi, bir duruşma salonu ve önünden birer görüntüdür. Kişiler avukatlardır. Dört yıl önce açtığım bir davanın (ben sözde davacıyım) bilmem kaçıncı duruşması yapıldı. Son iki yılda her duruşmada bir başka hakim vardı. Hepsi yedekti. Ne karar alabiliyorlardı ne de bir adım ilerleyebiliyorduk. İki yıl önce “taraf teşkilini talep ediyorum” dedim ve her duruşmada bunu yineledim. Bu kez ara kararında “davacıya taraf teşkili için zaman verilmesine” yazıldığına göre 8 Şubat 2017 de saat 10.20 de yapılacak bir sonraki duruşmada bir adım ilerleyebilecek miyim ? bilmiyorum. Dört yıl önce neden böyle bir dava açtığıma gelince…Bu da ayrı bir konu. İnşallah bir başka yazıma. Her neyse. Mola verince avukatın birine gidip “İzin verirseniz bir soru sormak istiyorum” dedim. Bu avukatı seçerken nelere dikkat etmiştim ? Soruma olumlu yaklaşacağını mı düşünmüştüm ? Yüzündeki mimikleri mi sevmiştim ? Sorumu kabul etti ve sordum “Duruşmanıza tanık oldum. Gördüm ki ikiniz de deneyimlisiniz. Karşı taraf iştirak halindeki mülkiyette üçüncü şahıslara satış yapılamayacağını bilmiyor mu ?“. Gülümsedi ve tek sözcükle yanıtladı “Biliyor”. Devam ettim “Peki öyleyse neden böyle bir talepte bulunuyor; niyeti ne ?“. Bunu burada keseyim ve anahtar cümle olarak şu akılda kalsın: “Niyeti ne ?”

Niyet ve Zihniyet

CUMUCAWİ Testini hem HAGEM3 ün kapanışında yolun başındaki (henüz çalışmayan, çoğu öğrenci olan) gençlere yaptım; hem de PLN D&D Yolculuğunda çalışan meslektaşlarıma ve öylesine çarpıcı sonuçlar ortaya çıktıki sormayın gitsin (siz sordunuz bile de esas sorması gerekenler sordu mu, soracaklar mı bakalım ?).

Grubun genel görüntüsü; tüm sınır değerlerinden görüntüler

Bu görüntülerden kimilerini seçip ilk yorumlarımı yapacağım. Daha doğrusu sizlerin yorum yapmanız için kapı aralamaya çalışacağım. Örneğin kendisine “GREAT” kodunu seçen 21 yaşındaki genç erkek arkadaşımız kendini değerlendirmek için “İş hayatında joker olmak” konusunu seçmiş. Çok güzel bir seçim. Çok anlamlı bir hedef belirleme. Yaptıklarına bakmış (CUrrent) ve kendini/yaptıklarını “10” üzerinden “7” olarak değerlendirmiş; bu düzeyi “İyi” olarak tanımlayabilirim. Bu konuda yapması gerekenler (MUst) açısından kendini nasıl görüyor ? Mutlak düzeyde; mecburiyetini “10” üzerinden “10” olarak en üst düzeyde görüyormuş

Tüm değerleri en yüksek iki genç erkek arkadaşlarımız

Peki ya bu maksimum zorunluluk algısına karşın yetkinliğinin (CAn) sınırları hakkında ne düşünüyormuş ? Bunu da “7” olarak görüyormuş. Demek ki yapması gereken sınırın altında yetkinliğe (belki de beceriye) sahip olduğu algısı var ki “yaptıklarım=yapabileceklerim (CU ve CA değerleri aynı: 7)” eşitliğine bakarsak nasıl bir sonuç ortaya çıkıyor ? Bu soruya yanıt vermeden önce yapmayı istedikleri (Wİsh) değerine bakalım. Bu değerin de “10” olduğunu görüyoruz ki şimdi dört değerin bileşkesinde gerçekten de çok anlamlı bir yargıya varabiliriz. Demek ki “7” düzeyinde yapıyor ve “7” düzeyinde yapabileceğine inanıyor. Demek ki “10” düzeyinde mecburiyet hissediyor ve “10” düzeyinde yapmayı istiyor diğer bir deyişle bu mecburiyet için motivasyonu tam ve yeterli… O halde yanıt (ve çözüm) çok net: Ona yapabilmesi için becerilerini geliştirmesi ve/veya beceri geliştirecek ortamın (yolun, yönetimin) sağlanması gerek ki işte tam bu noktada hangi beceriler ve nasıl sorularına yanıt bulunmalı. Peki bu nasıl olacak ? “Johari Penceresi“nde buluşarak olabilir mi ? Bu nasıl bir penceredir ?

Motivasyonu en yüksek; mecburiyet hissi en düşük/ve en yüksek olan genç hanım arkadaşlarımız

Bu pencereyi defalarca anlattım; gösterdim ve uygulamalarını yaptım. Genç arkadaşlarımız bir yana geçen ay sonunda (HAGEM3 den hemen sonra) Antalya’da bir hafta birlikte olduğum genç-deneyimli meslektaşlarıma (üreten ve/veya yöneten) baktığımda “niyet ve zihniyet” konusunda algılarımın ve asıl önemlisi yargılarımın yeterince net olmadığını görüyorum. Neden mi ? (Nezuş diyor ki yemek molası)

Yaptıklarını çok düşük (yetersiz) gören iki hanım arkadaşımızda, mecburiyet hissi min (14) ve max (16) olan görüntüler

… ve iş dünyasının güvencesinde (Abraham Maslow’un piramidinde ilk iki (ve hatta) üç düzeydeki beklentilerin karşılandığı ve karşılanmış olan bu ihtiyaçların motivasyon gücünün kalmadığı) “rahatlık zonunda” yaşayanların yanıtlarındaki bu görüntüyü yorumlamak ve gereğini yapmak otoritenin (karar vericinin) görevidir. Yapar mı, yapmaz mı ? Görmezden mi gelir ? Bu onun bileceği iş ve şunu hep anımsamalı ki “gözünü kapayan sadece kendine gündüzü gece yapar“. Keyif onun, köy Mehmet ağanın ! Hangi Mehmet ağa ?

Kendinden hoşnutluk kaçınılmaz düşüşün en büyük nedenidir

 Biz gelelim HAGEM2016 nın benim açımdan sezon finalinin anlam ve önemine. Benim için HAGEM Öğrenme Yolculuklarım,

* 2016 yılıma renk ve değer katan genç arkadaşlarla birlikte olmanın keyif veren kıvancıdır.

* “Bilginin de zekatı vardır” inancıma eylem katma şansıdır.

* Bildiklerimi ve yapmak istediklerimi geliştirme fırsatıdır.

* Söylediklerime değer veren, testlerime gönülden katılan genç beyinlerdeki algıları ve kabulleri gördükçe keyif alma süreçleridir.

* Detaylarını ekteki filmle paylaşabilme olanağıdır.

Daha ne ister insan ! Sağlık ve esenlik dileklerimle 2017 de de benzer etkinliklerde yer alabilmek umuduyla yolunuz hep açık ve aydınlık olsun.

Öykücü