“… Erişir menzil i maksuduna aheste giden; tiz i reftar olanın payine damen dolaşır < aheste çek kürekleri mehtap uyanmasın;… Siga siga > Hasan Şaş, yavaş yavaş (Mısır 2004); >…Ağır ol molla desinler (Kalite ve Maliyet) vs ya tozu dumana katarsın ya tozu dumanı yutarsın (Maliyet ve Hız) vs dostlar alışverişte görsün (Kalite ve Hız); 2020 nasıl bir yıl olacak ? Hangi seçimlerle optimumu yakalayabiliriz ?; Tehditleri nasıl fırsata çevirebiliriz ?…”
Merhaba
Bugün kısa keseceğim. Amacım yazımın ekindeki görseli Netgillerle paylaşmak; bu paylaşım için bir alan yaratmak. Yazımın girişindeki birbiriyle ilintisiz gibi görünen tümcelerle ne demeye çalışıyorum ? bu sorunun yanıtını sözel olarak verebilirim meraklısına…
On yıl önce rakip olmaktan vazgeçip ortaklaşa rekabete karar veren Netgillerin ilk kolunun yan ürünü olarak yedi yıl önce Netgillerin ikinci kolu sektöre katıldı. İki yıl önce de Netgillerin bu kolunun başına deneyimli, genç ve network’u güçlü bir yönetici geldi; gönüllü olarak. İlk yılında “Performans ve Disiplin” ana mesajıyla üç ana kriterde hedefler çizdi ve hedeflerini gerçekleştirdi 2018 in sonunda. Kurumsal bir şirketten kurumsallaşmaya çalışan dinamik (filler ve pireler) bir şirkete resmen geçişin öncesinde şirket ve kişiler hakkında yeterince bilgiye sahipti. Bu bilgi birikimi ona “niyet ve zihniyeti okuma” avantajı sağladığı için “zorlukların orta yerinde mutlu” olabildi. Her şeye rağmen yönetici olmanın ve özellikle de “orta yönetici” olmanın zorluklarını yaşadı şirket büyürken. Benim de benzerlerini yaşadığım gibi orta yöneticinin en önemli rolü “tampon” olabilmekti. Kolay değil; tampon olduğunuzda ne İsa’ya ne Musa’ya yaranamazsınız. Öte yandan yönetici olmanın kaçınılmaz konumu olan “engebeli yol ve araba” ikilisinin açmazlarını yaşadı tıpkı benim gibi CINOS’un üç evresinde de.
Tam işler yoluna giriyor “tam yol ileri” veya “Pruva neta (Yolumuz açık / MC-CINOS 2007 St.Petersburg)” derken 2018 in sonlarındaki dövizin beklenti üstü patlamasının baskısı altında 2019 u planladı; sundu; tartıştı; savundu. Birkaç round sürdü çatışmalı pazarlıklar. İki tarafa baktığımda neler dikkatimi çekti iki yılın yolculuklarında ? Bir yandan “hem karnım doysun hem pastam dursun” beklentileri; diğer yandan “hem papazdan korkmak hem de yağlı yemek” gayretleri ve “ne şiş yansın ne kebap” yaklaşımları 2019 un ilk günlerinde bir karmaşa yarattı doğal olarak. Hangisi baskın olursa olsun; önemli olan “Yere Sağlam Basmak (YSB)“tı. Bu konuda “Ortak Payda” tamamdı. Strateji belirlenmişti; 2018 in ustalaştırdığı “Performans ve Disiplin Kültürü“nün üstüne 2019 yılında “Sürdürülebilir Büyüme ve Verimlilik Artışı” nın sistem uzmanlıkları ekleniyordu. Nasıl başlamıştık ?
Bir yıl önce, bugünlerde, Işıkkent’te tüm kurucu ortakların ve tüm Netgillerin ikinci kolunun (ve hatta torunum en küçük Copcu olan sevgili Duru’nun) katıldığı toplantıda yaptığım sunumda 2019 yılını “Kriz Yılı“na yakın olarak “Zor Yıl” demiştim. Ve “Zor yıllar öğretir; zor yıllar bütünleştirir; zor yıllar ustalaştırır” diye vurgulamıştım (http://www.copcu.com/2019/01/24/yasam-bufesinde-net-pusula/). Seçtiğim sembol “Pusula” idi. Destekleme öykülerimi “Sultana’nın Sultanları; Malatya’nın Maymunları; Ege’nin Cengaverleri” CINOS‘taki “Gerçek Başarı Öyküleri“nden seçmiştim. Böylece 2019 un ilk dokuz ayını tamamladık. Yöneticimiz Eylül 2019 da “Üçüncü Çeyrek” sonuçlarını paylaştı. Ortaya koyduklarıyla 2019 sonunda işletme projesinde öngörülen hedeflere ulaşabileceğini gösterdi. Bu hafta içinde nasipse hem 2019 un sonuçlarını ve hem de buna dayalı 2020 nin hedeflerini tartışıyor olacağız. Bu bakımdan bu yazımın toplantıya hazırlık olarak (en azından “mind set (bakış açısı)” olarak) yararlı olacağına inanıyorum. Nasıl bir yıl olacağına daha geniş bir açıyla bakmak ve yazımın başlığı olan “Dar Kanal” çerçevesini zenginleştirmek için sevgili Ege Cansen’in 12.01.2020 tarihli Sözcü Gazetesi‘ndeki köşe yazısından kısa bir alıntı yapmak istiyorum.
Çok güzel yazmış Ege Bey. Her zaman olduğu gibi öğrenme yolculuğuma katkı sağladığı için gıyabında (kendisi duymasa da arkasından) teşekkür ediyorum. Allah razı olsun. Bilginin zekatını vermek böyle bir şey olsa gerek.
Ege bey “Dar Koridor” demiş; ben İstanbul’u düşündüğüm için gözlerim kapalı “Koridor” yerine “Kanal” demeyi yeğledim. Her ne kadar hekimlerin dilinde “Bel Fıtığı” ya da “Disk Kayması” yerine çok kullanılan yeni bir terim olan “Dar Kanal” ile birebir aynı olsa da şimdilik “Dar Kanal” olarak kalsın yazımın başlığı. Baron John F.Moulton‘dan yaptığı alıntı ile “Toplumsal Hayatın Üç Alanı (Domain)” şöyle özetlemiş Cansen bey:
1.Kanun Hakimiyeti Alanı (Domanin Of Law /DAL): Bu alanda ne yapıp yapamayacağını yasalar söyler.
2.Hür Tercih Alanı (Domanin of Free Choice / DAF): Bu alanda ne yapıp yapmayacağın senin tercihindir.
3.Gönüllü İtaat Alanı (Domain of the Obedience to the unenforceable / DOE): Bu alanda polis zoruyla uygulanmayan yasaklara bireyin gönüllü olarak uymasıdır ki ben bu alana kısaca “Domain Of Ethics ” dediğim için kısaltmasını DOE olarak yaptım).
ve Ege Beyin her zaman olduğu gibi yazısının sonundaki vurucu sözü, son sözünü çok sevdim: “Herkes, hayatta ancak bir kişiyi eğitebilir: Kendini“. Çok haklı ve bu söz bana sevgili A.Ş.İzgören’in “Avucunuzdaki Kelebek” öyküsünü anımsattı. Siz de hatırlıyor musunuz ?
Netgillerin “2018:Performans ve Disiplin” Plus “2019:Sürdürülebilir Büyüme ve Verimlilik Artışı” paradigmalarının sonraki adımı olarak 2020 yılını: 1CC /1MM/1KK/1NN olarak ölçülebilir değerlerle tanımlayarak başarılı olacaklarına; kurumsallaşma yolculuğunu hızlandıracaklarına ve kariyer basamaklarında daha somut ilerlemeler sağlarken DOE alanlarında “Başarı Öyküleri” yazacaklarına yürekten inanıyorum. Sağlık ve esenlik dileklerimle yolları açık ve aydınlık olsun.
Öykücü