“…Soğuk bir güz günüydü. Tilki de açtı, ayı da açtı. Dört yol ağzında bir taşın üstüne oturmuş düşünüyorlardı. Evlerinde bir lokma ekmek, ceplerinde beş kuruş paraları yoktu. Karınları açtı. Ne yapalım, nasıl yapalım da para kazanalım ve karnımızı doyuralım diye düşünürlerken tilkinin aklına bir fikir geldi: “Bir tarla tutalım. Birlikte ekelim, biçelim. Ürünü aramızda paylaşalım, satıp para kazanalım” dedi. Sözlerini şöyle sürdürdü: “Sonunda kavga etmemek için baştan anlaşalım. Ben toprağın üstündekileri alayım, sen de toprağın altındakileri alırsın”. Ayı kabul etti. Peki, sonunda neler oldu ? Neden aralarında kavga çıktı ? Bir yıl sonra nasıl bir anlaşma yaptılar ? Neden yine anlaşamadılar ? Nasıl kavga ettiler ? Kavgada neler yaşandı ? Bu masalın sonunda biz hangi mesajı aldık ve ne yapmaya söz verdik ?…”
Duru’nun yaş günü ve “Dokuz Nevruz”un izleri (2012/2020)
Merhaba
Bu bir Bulgar masalıdır. Repertuvarıma yetmişli yıllarda girmiş üç Bulgar masalından biridir. Torunum Duru’nun en çok sevdiği masaldır. Yukarıdaki girişin sonundaki soruların doğru yanıtlarını Duru çok iyi bilir. Bugün Duru’nun yaş günüdür. Duru, 21 Mart 2012 yılında ailemize girip bizi “C13” yapmıştır. Duru en küçük Copcu’dur. Duru en küçük Copcu olmakla övünür ve bunu Malçik dahil hiç kimseye kaptırmak istemez. Duru’nun doğduğu gün “Nevruz“dur. “Yenigün” demek olan Nevruz için kısaca şunlar söylenebilir:
“…Nev (yeni) ve ruz (gün) kelimelerinin birleşmesinden meydana gelen ve YENİGÜN anlamını taşıyan Nevruz, kuzey yarım kürede başta Türkler olmak üzere bir çok halk ve topluluk tarafından yılbaşı olarak kutlanır. Gece ile gündüzün eşitlendiği 21 Mart’ta güneş göçmen kuşlar gibi kuzey yarım küreye yönelir. 21 Mart ile birlikte havalar ısınmaya, karlar erimeye, ağaçlar çiçeklenmeye, toprak yeşermeye, göçmen kuşlar yuvalarına dönmeye başlar (MC: Ve leylek bize Duru’yu getirir)..”
Yazımı çok kısa tutacağım. Amacım Corono’nın bizi ayrı düşürdüğü, İzmir’in dört bir yanına (Çeşme, Kemalpaşa, Güzelbahçe ve İzmir Evleri) savurduğu 21 Mart 2020 de Çeşme-Çatıdan derlediğim bir kolajı blogumla erişilebilir kılmak. Bugün sekizi bitirip de dokuzdan saatler almaya başlayan Duru için 21 Mart 2012 de genç yaşta rahmetli olan ailemizin hocası Hüsnü Hocanın kucağında, kulağına okunan ezanla başlayan günlerinin dokuz nevruzda benzerlerinin video kayıtlarını bulmaya ve birleştirmeye çalıştım. Her yeni yılda, her yeni bir nevruz döneminde hangi ilklerin yaşandığını eklemeye çalıştım. İlk ses, ilk adım, ilk şarkı vb ilkleri bir araya toplayıp “adım adım büyümeyi” bir “kaizen” düşüncesi ile bütünleştirmeye çalıştım.
Duru bize en çok iki şeyi öğretti. Durup durup, hiçbir neden yokken “seni seviyorum, seni çok seviyorum” demeyi sabırla, inatla öğretti (biz yeterince öğrenemedikse bunun nedeni yetmişi aştıktan sonra eğilmeyen ağaç olmanın etkisidir). Duru ne olursa olsun, bir yarışmada mutlaka kazanmanın yollarını öğretti. Tüm karşı çıkmalara karşın duymazdan gelerek kazanmanın her yolunu inatla bulmayı öğretti. Zaman zaman kabullenmekte zorlansak da günün acımasız rekabetçi koşullarında belki de doğru olanı budur.
Biz Copcular, özellikle üçüncü kuşağımız olan ABİDE (Aslıhan, Barış, İrem, Duru ve Eren) Beşlisinin 2020 de Hollanda’ya kadar uzanan erkeklerinin savrulmasında Duru ile “BE AID“e dönüşerek Corona korkularında yardımcı olmak, destek olmak, her zaman hazır olmak için hepimiz öğrenirken üretmeyi ve üretirken eğitmeyi rutinlerimizin içine yerleştirdik. Bunu bazen “Somata Ustası Duru” olarak, bazen de “Kurabiyeci Duru” ile yaşama aktardık.
Teşekkürler Duru. İyi ki varsın. Sen Copcuların yapı taşlarından birisin. Yolun açık ve aydınlık olsun. Yarınların sağlık ve esenlik içinde mutlu, başarılı, keyifli günlerde gönlünce geçsin tüm sevdiklerinle beraber. Seni Çeşme’den sevgilerimizle ve özlemle öpüyoruz.
Öykücü (Nezuş > Musto Dede)