Yaşam Büfesinde “SEMPER PARATUS”

“…İki yüz yöneticinin bulunduğu gruba, kişiyi başarılı kılan şeyin ne olduğu soruldu. Grubun %80 i “heves“i en önemli nitelik olarak listenin başına koydu. Beceriden daha önemli, eğitimden daha önemli hatta deneyimden bile daha önemli (MC: Demek ki neymiş ? RAW’ın “W” su hepsinden daha önemliymiş; demek ki patron bilgili, becerikli ama isteksiz adamı işten atmakta haklıymış; demek ki bunu altı yıl önce genç Netdirekt’li Demir bile görmüş. Yine de yufka yürekli İrem ikinci bir şans daha verilmesini istemiş). Suyun, lokomotifi çalıştıracak buharı üretebilmesi için önce kaynaması gerekir. Buhar makinesinin göstergesi 100 dereceyi göstermeden önce tren bir milim bile ilerleyemez. Aynı şekilde hevesi olmayan bir insan da hayatın çarkını ılık suyla döndürmeye çalışmaktadır ki olmaz; konfor alanından çıkmadıkça, buhar olup yanmadıkça bu “Yokuş (STEEP)” aşılmaz.

 

Genç Netgilliler: İrem ve Demir; Geleceği şekillendirmek; KMYO dan genç meslektaşlarla dört yıllık beraberliğin ana mesajı

Merhaba

Bugün Zafer Bayramı ve otorite (!) Koronadan korkup evine kapansa da, her milli bayramda ağrıyan kulağı, kör olan gözü ile kayıt dışında kalsa da yüreğimizde kahramanımıza, Mustafa Kemal Atatürk’e olan sevgimiz ve minnetimiz artarak sürüyor hele hele güncel hainleri, arsız ve hırsızları gördükçe… Cumaya denk gelen 29 Ekimde Atatürk’ün adını ağzına almayan yerel ve yedek imama kızıp camiden uzak düştüğüm için Atatürk’e olan dualarımı evimde, bahçemde, gece yatarken, sabah gözümü açtığımda, her nefes alışımda ediyorum.

Yazımın girişindeki kısım Steve Goodier‘den bir alıntı ki amacım RAW için sürekli vurguladığım “İstek > Heves > Heyecan > Tutku” için yine yeniden bir vurgu yapmak. Ben Steve’i daha yaşlı sanıyordum; meğer 1962 doğumluymuş. “Bir Dakika Hayatınızı Değiştirir” isimli kitabı ile ünlenmiş ki “One Minute Manager” ın dörtlü serisini anımsadım. Yirmi altı yıl önce teknikten satışa geçtiğimde aldığım bu kitaptaki “Bir Dakika”nın anlamını ilk anlarda pek çözememiştim. Bir dakikanın sırrını çözmek için bir yıl uğraş vermiştim. Satış konusunda ve de doksanlı yılların ayak oyunlarında benden daha deneyimli olan ekibim için henüz motivasyon aracı “Sopa” dan “Havuç” a evrilmemişti yönetimin yetkinlikleri. “Müdür“ün otoritesinin yarattığı etki tıpkı Makyavelli‘nin “Prens“indeki gibi “Korku” idi. “Bir Dakika” dan sonra “Lead Self, Lead Other, Lead Team ve Lead Organisation” aşamalarında 32 “Küçük Beceri“yi öğrenmek için daha bir kaç fırın ekmek yemek gerekecekti. Böylece doksanların ortalarından 2005 yılında Paris’in kuzeyindeki bir şatonun gün ışığı gören salonundaki “Konuşma Halkası“na ve “Johari Penceresi“ne kadar on yıl sürecekti öğrenme ve ustalık yolculukları.

Steve’in bir diğer kitabı olan “Tosbadan Dersler” kitabı için şu tümceler üzerinde düşünebilirsiniz (https://www.amazon.com/Lessons-Turtle-Living-Right-Side/dp/1798055600)

“...Turtle slips and slides and finally ends upside-down, certain he will die. But while on his back, he learns valuable lessons about how to manage his life. He learns that things really can be different. These lessons come in the form of gifts – from clouds, trees, a mountain and even from a butterfly. This story is a parable. This story is true. Turtle learns that his life matters. He can be truly happy. He can make needed changes. And most of all, Turtle learns that he has an unrepeatable opportunity to create the life of his choosing. Steve Goodier is the author of numerous personal growth books. Lessons of the Turtle is a must read for anyone wishing to discover the power of living right side up…”

Adama gavur dersiniz ve yazdıklarına hayran kalırsınız. Yerli ve milli olmakla övünen arsızların desteklediği çocuk kitabında tilkinin ayıya tecavüz etmesini öykü konusu yapan herifin sırıtan yüzünü gördükçe öfkeden kahrolursunuz. Biz nasıl olduk da bu hallere düştük ? Biz neden bu denli ahlak pusulası kaymış, zıvanadan çıkmış bir sürü olduk ? Hem de 30 Ağustosta, hem de kurtarıcısına minnet dolu iken…Biz bunları neden hak ettik ?

“STEEP” e gelince…Kimi zaman devreler karışıyor. Halbuki elimde kalem kağıt sürekli yazıyorum. Gazeteden bir haber, çatıdan indirilmiş eski bir kitap ya da televizyondan gelen bir ses, o anda zihnimin açık kapısından ya da süzgecinden geçip de bir uyarıcı olduğunda hemen önümdeki cep defterine not alıyorum. Erzurum’daki günlerimde (1969/1970) komutanım Fikret Emiroğlu (vefat etmişse mekanı cennet olsun) buna “Akıl Defteri” derdi ve “Akıl Defteri“nin ilk sayfasına konum yazmak onun ilk emriydi: “Yüzümü doğuya döndüm. Karşımda “Ağzıaçık Tabya, Sağımda Telesiyej, arkamda Tabakhane, solumda Cephanelik” gibi yerleri ezbere bildiğimiz halde yazmamızı da isterdi. Aradan 50 yıl geçti ve ben hâla yazıyorum.

Sanırım HBRBlog‘ta okuduğum bir makaleden alıntı yapmışım ve “Covid 19 un derinleştirdiği belirsizlik ortamı için geleceği hazırlayan liderler “VUCA (Dalgalanma / Belirsizlik / Karmaşıklık / Muğlaklık)” veya “TUNA (Türbülans / Belirsizlik / Benzeşmezlik / Muğlaklık)” ile kısa vadeye odaklanıp gelecekten ödün veriyor ve günü kurtarmaya çalışıyorlar” sözlerini defterime yazmışım. Anahtar sözcükler olarak da “Stratejik Öngörü” yü seçmişim ve bunun için de geleceği tahmin etmek değil, neler olabileceğini sezme, bunları şekillendirme ve bunlara uyum sağlayacak becerileri geliştirip yaratıcı hayal gücünü çalıştırmak için “Senaryo” ile “Kurumsallaştırılmış Hayal Gücü“nü ortaya koymayı akıl defterime yazmışım. Belli ki bu konulara odaklanmamın temelinde Netgillerde yapılanlar ve yapılmayanlar var beni etkileyen. Ağustos bitip de yılın son dört ayına daha moralli girmek için önceki yıllarda yaptığım gibi “Duble Nets” için bir “Güz Sohbet Toplantısı” yapmak istese de yüreğim korkunun kara bulutları “yapmasan iyi olur” diyor derinden derine. Sözü edilen senaryolarla yapılandırılan stratejik öngörülerde bugünün aksiyonlarıyla geleceğe dair düşünceler arasında “Esnek Köprüler” kurulmaya çalışılıyor. Bir zamanlar Finans Müdürümüz Tarık beyden duyduğum bir özlü sözün sahibi meğer Frank Knight‘mış: “Belirsizliği riske çevirip, riski yönetmek“… O’na göre risk sigorta edilebilir bir şey olmasına rağmen, belirsizlik önceden hesaplanıp tahmin edilemezdi. Böylece kâr, belirsizliğin karşılığı olarak ortaya çıkmaktadır (https://www.sozkimin.com/frank-knight-kimdir-sozleri-ve-hayati-1235.html). Riskle yaşamayı sevmek, “muhakeme yeteneği” gerektirir. Bu ise deneyime dayanır. Deneyimde geçmişin analojileri vardır. Stratejik öngörü ise geçmişin etkilerinden sıyrılmalıdır. Tam bir paradox…

Yazımın başlığı ise Latince bir deyiştir: SEMPER PARATUS ve anlamı “İzci Selamı” gibidir. “Her daim göreve hazır” demektir. Bunu ne zaman düşünsem hep aklıma “Melek” gelir. Haziran sonundan bugüne EMOT’tan Ata Yoluyla Medikal’de sonlanan 2020 sağlık sorunlarımızın her anında sadece “Melek” demek yetti. ikiletmeden hemen yanımızda oldu evimizin kızı gibi. Allah razı olsun. Netgillerin gençleriyle (2014 de İrem ve Demir’le daha sonra beyaz tahtada toplama yapan Duru ile) genç meslektaşlarımıza verdiğim temel mesajları buluşturan kolajımın ana fikri de “Her daim göreve hazır olmak” demek, Hazreti Musa’nın öyküsünde olduğu gibi yağmur duasına çıkarken hendekleri kazmak demek. İster yaşam büfesi önünde sıraya girerken, ister yaşam gölünde kulaç atarken her daim göreve hazır olabilmek için “RAW > MAS > GAT Üçlüsü” ile “Kendini Sorgulamak” gerekir. Hazır mıyım ? Yetkin miyim ? Hevesli miyim ? Bunlara “Evet” dediğin anda, hendekleri de kazmışsan sen bir “Cevher (RAW olabilmek)” sin ve mutlaka herkesten daha iyi yaptığın bir şey vardır. O halde iyi yaptığın şeyleri daha çok yapmak için “yola devam” ve yapmakta zorlandığın şeyleri yapmak için ve “Kesintisiz Kolaylık” sağlamak için yeni yollar bulman gerek seni sen yapan yetkinliklerini beceriye çevirerek (MASlaşmak). Ve tüm bunların sonucunda “Yokuş (STEEP)” u yaşam büfesi önünde sırada kalmaya, yaşam gölünde keyifli kulaç atmaya çabalarken çıktığın beş basamakta şunları düşünmelisin ki “GAT Dünyası” için “Neden ?” sorusuna doğru yanıtı verebilesin:

STEEP > S: Sosyal > T: Teknolojik >> E:Ekonomik >>> E:Ekolojik >>>> P:Politik

Bunun için gelecekten ders çıkarmalısın ve bunu sahip olduğun üç güçle yapacaksın:

1.Anlama gücü;

2.Düşünme gücü ve

3.Eyleme geçme gücü.

Unutma sana hiç bir dilek verilmemiştir ki; gerçekleştirmek için gerekli olan güç de verilmemiş olsun. Sahip olduğun değerlerin farkına var; farkındalığını geliştirmek için kendini sorgula, özgüvenini yükselt ve seni motive eden içsel haritasını keşfet. Ve yine unutma ki “Ömür dediğin üç gündür / Dün geçti, yarın meçhuldür / O halde ömür bir gündür / O da bugündür”. It is now or never…

Sağlık ve esenlik dileklerimle; 30 Ağustosa rahmetli Atatürk’e şükür ve şükranla yaşadığımız her günün hak ettiğimizin bir fazlası olduğu bilinciyle hepimizin yolu açık ve aydınlık olsun.

Öykücü