“…Merhaba İrem ve Duru. Ne kadar hızlı geçiyor zaman…Bir bakıyorum pazartesi cuma ile buluşmuş; bir bakıyorum yaz güze kavuşmuş…Ve bu arada siz de büyüyüvermişsiniz. Daha dün yaz tatili başlamıştı; yarın okullar açılıyor. Yeni dönemde sağlık ve esenlik içinde keyifli ve başarılı öğrenmeler diliyorum ve sizi öpüyorum. Yolunuz açık ve aydınlık olsun…https://www.copcu.com/2023/09/12/yasam-bufesinde-orsa-boca/”(1)…Böylece ilk anda “ABİDE“leşti aklımda beş torunum ve hemen ardından da erkekler yirmi yaşını aşınca “BE AID” olarak daha bir fazla anlam kazandı. Bugün Aslıhan, sessiz meleğimiz olarak baş köşemizde kimi zaman gülümseyen gözlerle bize eşlik ederken; Amsterdamlı Barış, Gröningen deneyimlerinden sonra öğrenme yolculuğuna daha fazla asılacak demektir. Asılmalıdır. İstanbullu Sabancılı Eren iş görüşmelerinden olumlu bir sonuç alırsa-ki alacaktır-açtığı kapılardan geçmek isteyen genç Copcugillere “İlk Yardım (AİD)” elini belki de ilk uzatan olacaktır. Tüm bu güzellikleri yaşarken, yaşadığımı hissederken kendimi sorguluyorum: Neden “Tristeza”, neden “Hüzün” ? ( / https://www.copcu.com/2022/09/04/yasam-bufesinde-tristeza/)…; Henüz “En Küçük Copcu” olan “Duru” doğmamıştı. Beş yıl önce (2006) ailemize katılan İrem ile “Bir Düzine Copcu” olmuştuk. Çeşme gecelerindeki kalabalık kutlamalarımız keyifle sürüyordu. Her zaman kutlayacak birşeyler buluyorduk. Kol ve boyun ağrıları artsa da Nezuş’un hünerli elleriyle ağız tadıyla besleniyorduk. Hekimliğe Yedikule’de başlayan ortanca oğlum Eray 2011 de Aydın’da akademik yolculuğunu profesörlükle taçlandırmıştı. Bunu kutluyorduk. Büyük oğlum Ümit, Bursa’dan İzmir’e gelme hevesini aşmıştı. “Bu fabrika verimsiz; seni müdür yapıyoruz iki yıl içinde kapat” benzeri bir misyonla üstlendiği görevinin sonuçları çarpıcıydı. Başarının zirvesini yaşıyordu. Beş üretim hattı olan fabrikayı kapatmak bir yana on iki üretim hattına ulaştırıp en verimli fabrika haline getirmişti…Gelecek iki hafta içinde “Copculaşmanın Üç Eylül Güzelliği“ni de sağlık ve esenlik içinde hissederek, paylaşarak keyifle yaşamak umuduyla her gün “bugün dünden daha iyiyim” diyerek ağrısız yürümeyi bekliyorum sabırla… https://www.copcu.com/2021/09/11/yasam-bufesinde-yukselen-cita-3/…”
Hollandalı Barış ve Belçikalı Eren (Dual BE)’den sonra bugün İrem’i de İtalyalı yaptık. Sırada Duru var ve çok hızlı geçiyor zaman…
Merhaba
Bu yazımı kısa tutacağım. Önceki yazılarımın Eylül portföyünden seçmelerle yazıma giriş yaptım. Ekim ayındayız; aklım hâlâ Eylülde. Defalarca yazdım; Eylülün bize ekstra güzellikleri var: İki doğum (Nezuş ve İrem) ve üç evlilik (Fahrettin-Lütfiye (pre X kuşağı) / Mustafa-Nezahat (X kuşağı) / Eray-Özgen (Y Kuşağı). Herbiri, bir diğerinin öncül ve ardılı olarak büyüyüp gelişmemize, değişip dönüşerek uyum sağlamamıza etkili oldu. Şükür ve şükran doluyuz; dualarımızla.
Yazımın başlığındaki “Onsekizin Ufukları”nın anlamı net ve açık: Sevgili İrem, onsekizine bastı ve yurt dışına açıldı. Bahtı ve yolu da açık olsun; Barış ve Eren abileri gibi başarı öyküleriyle ustalık yolculuğu keyifli geçsin. Özel bir etkinlik oldu bizim için bu yıl İrem için buluşmamız. Özeldi, çünkü onsekizin özgürlüğü ile gurbete kalıcı çıkış hem keyif veriyordu hem de yüreğimize korku salıyordu. İşte tam bu noktada videoda görüldüğü gibi ebeveynlerinin aşıladığı özgüvene dayalı güveni sevgili Sibel Yüksel’in altı yıl önce paylaştığı şu İngilizce ve Türkçe sözcüklerde yatıyordu işin sırrı:
“…Behind every independent woman, is an open-minded father who trusted her and not the society / Her bağımsız kadının arkasında topluma değil, kızına güvenmiş olan açık fikirli bir baba vardır (being woman / https://www.facebook.com/beingwoman.org/ > Its not about men or women its about ordinary people with extra ordinary stories. We cover news and stories which create positive impact in peoples life)…”
Etkinlikten özet olarak hazırladığım videoda (bence) şu kritik kareleri de göreceksiniz:
- Büyük oğlum Ümit’in sarılma ve öpüşmelerle zenginleşen “Big Brother / Büyük Abi” etkisini (benden sonraya hazırlık; gözüm arkada değil);
- Böylesi güzellikte bile babaannenin (Nezuş) sevinçle gurbet ayrılığı etkisindeki gözyaşlarını;
- KIDZ Dörtlüsünün sevgi bolluğu ve özellikle “ID” ikilisinin “Karıncanın Kardeşi” var beraberliğini ki bir karede küçük kardeş (Duru) ablasının alnından öperek uğurluyor; bence bunun anlamı “merak etme sen anamın babamın gözetmeni olacağım; yokluğunu hissettirmeyeceğim ; sen kendine dikkat et..” mesajları
- Laf aramızda; hemen her sabah traş olurken yüzüme bakıyor ve dünün muhasebesini yaparak “yine gülmeyi unuttum” diyorum ve ilk defa o gece boyunca yüzümden gülümseme “keyif ve gururla” hiç eksik olmadı.
- Bir tek dileğim var İrem’den: Her gün kendine kendinle baş başa kalacağı yarım saatlik “sabah notları” saatleri ayırsın; günlük (diary) tutsun; mavi, yeşil ve kırmızı ile olguları, duyguları ve düşüncelerini yazsın… Her hafta sonunda da “My Key Learnings / Geçen hafta neler öğrendim ?” sorusunu sorup içtenlikle aklındakileri, yüreğindekileri ve ruhundakileri kağıda döksün. Yazdıklarını kutsal bir emanet gibi saklasın. Çok hızlı geçiyor zaman ve bir gün benim gibi seksenin arifesinde yazdıklarıyla deneyimlerini paylaşsın ve
- Öyküleri olsun; öykücü olsun…
- İçindeki ışığı neyin ateşlediğini bilsin…
- O şimdi bir cevher (RAW) ve gurbete hazırladığı akıl, beden ve ruh yapısının hazırlığını (Ready / Hazır) sahip olduğu değerlerle yetkinleşip (Able / Yetkinlik) bugün yola çıkarken güçlendirdiği isteğinden (Willingness / İstek) bir adım öteye taşıyıp “W>F (Faith / İnanç: RAF: Hazır, Yetkin ve İnançlı )” düzeyine eriştirmesini ve böylece “Tutku (Passion)” ile sonuçlar üretmesini bekliyorum. Ömrüm yeter mi bunları görmeye; kimse bilemez ama aklım ve inancım bunun olacağına emin (babasına bakınca…)
Yolun açık ve aydınlık olsun sevgili irem.
Öykücü (Musto Dede)
(1): Orsa boca / Bata çıka… 2023 Eylülüne ait bu yazımda beş dakikalık bir video ve yazı içine dağılmış üç güzel KIDZ fotosu var:
- Eylül 2020 den bir alıntı: https://www.copcu.com/2020/09/07/yasam-bufesinde-hail/: Ekinde üç dakikalık bir video var: 27.09.2006 da Babası mühendis olmak için Manisa’da son sınavına girerken İzmir’de Zeynep, İrem’i doğuruyordu:
“…Yazıma eklediğim kolajın bir bölümündeki bu yaklaşım aradan geçen 15 yılda pek çok güzelliği beraberinde getirecekti. Evlilik ve ilk bebek oluşu tıpkı bize benzeyecekti. Biz de 1965 yılında evlenmiş ve talebe olmama, geliri olmayan bir baba durumuna düşecek olmama rağmen hemen ertesi yıl 1966 da ilk bebeğe sahip olmuştuk. Kerem ve Zeynep için de aynısı oldu. Evlenmenin ertesi yılında ilk bebek İrem dünyaya geldi. Bugün İrem 14 yaşında tam bir genç kız. Güzelliği yanında öylesine sakin, soft ve yüzünden gülümseme eksik olmayan mükemmel bir evlat. ABİDE‘mizin “BE AID” olmasında bence Copcuların “Z Kuşağı“nın erkeklerini yakın/uzak yarınlarda bir araya toplayacak nitelikte, düşünce yapısında tam bir hanım efendi. Yirmi gün sonra yeni bir yıldan yaş alacak ve meziyetlerine yenilerini katacak; hepimize gurur verecek. Allah onun ve ABİDE’mizin yolunu, bahtını açık ve aydınlık etsin; ayağına taş değmesin.