“…Mother: God could not be everywhere and therfore he made mothers;…My House: My house is small . No mansion for a millionaire. But there is a room for love and there is a room for friends. Thats all I care…”
Musto Dede 76 olurken 1945/46 dan 2021 e uzanan Copculaşma Sürecinin Yaşam Mimarları ve ABİDE mizle duyduğumuz gurur
Merhaba
Rahmetli anneme göre bugün, 17 ocak benim doğum günüm; kafa kağıdına göre ise 20 Ocak. Yetmiş altı yıl önce kolunda siyah kolluk, yakaları erinmiş beyaz gömleğinin üstündeki siyah sicim kravatlı ve gözlüklü Ahmet efendi, annemden daha iyi mi bilecek ? Bu nedenle bizim evde 17 Ocak kutlanır; sosyal medyada ise 20 Ocak. İkisi de kabulümdür. Tüm kutlama mesajlarına teşekkür ediyorum.
Pandemi koşullarında kışın da kalmaya karar verdiğimiz Çeşme’nin Yalı Mahallesinde hafta sonu yasaklarını ihlal etmeden deniz kenarında günlük yürüyüşümüzü yaparken bugün ilk defa kapşon takıp Karaburun’dan akan ayaza karşı kendimizi koruduk. Camlı bölmeden içeri çekilip şöminenin sıcağında çocukluğumuzdaki odun sobasının sıcağını yaşadık; üşümedik. Yuvamızı ısıtan ekstra enerji kaynaklarımıza da şükrederek bugün için elimin altındaki arşivden neler bulabilirim diye düşündüm.
Önce gözümüm önündeki şöminenin ateşine baktım. Sonra duvardaki süslere, süsten öteye anılara ve 1993 yılı Ocak ayında Singapur’dan aldığım iki seramiğe takılıp kaldım. Birinde “ana” diğerinde “yuva” mesajı var ve her ikisi de “Musto Dede” için “Musto/Nezuş” için “EKÜ Trio” için ve “Yaşam Mimarlarımız” olarak “Copculaştırdıklarımız” için ve de asıl önemlisi “ABİDE“miz için çok değerli. Yazımın girişine o seramiklerin üstündeki yazıları aldım. Allah’ın neden anaları yarattığı ve vekaleti onlara verdiği ne güzel anlatılmış. Peki ya evden öte yuvanın taşıdığı anlama… Otuz beş yıldır yaşadığım Yalı Mahallesindeki evimizi düşününce kimlere yuva sıcaklığı ile konaklama, ağırlama şansı vermedi ki… Otelde lüks yeri hazırken “Ben buradan gitmem !” diyen Bay Kroto; gece yarısını geçerken Dalyan’dan gelip İzmir’e dönme vedasında Nezuş’un balıklı elini Fransız nezaketiyle öpen Dr.Newton mu desem; çoklu konuğumuz olan ve karşılık vermek için beni Fransa’daki evinde akşam yemeğine davet eden sevgili Ledru mu daha niceleri evimizin konuğu oldular.
Bir süredir “Mavi Anadol” serisi olarak anılarımı dillendirip öykülendirmeye çalışıyordum. Bugün 17 Ocak olduğu için seriye ara verdim. Somalı Mustafa’nın 1945 den 1965 yoluyla 2012 de Musto Dede oluşuna; Alaçatılı Nezahat’ın 1946 dan 1965 yoluyla Copculaşıp 2021 de Nezuş Babaanne oluşuna uzanan ustalık yolculuklarının türevleri olan EKÜ Plus “X Kuşağı” ve onların türevleri olan “ABİDE” olarak “Z Kuşağı“nı yazıma eklediğim kolajda tanıtmaya çalıştım ve dualarımla bitiriyorum:
“Allahım, şükürler olsun verdiğin nimetlere, sağlık ve afiyete. Bizleri her türlü kötülükten, kazadan, beladan, hastalık ve felaketten koru. Doğru yoldan ayırma. Hatalarımızı, günahlarımızı bağışla. İstediklerimizden hak ettiklerimizi ve bizler için hayırlı olacak olanları nasip eyle. Beraberliklerimizi, sevgilerimizi ve desteklerimizi koru.”
Sağlık ve esenlik dileklerimle.
Öykücü