“…Son günlerde bu kadar yürekten gülmemiştim. Onyedisinde evlenen otuzbeşlik Kemal “Aralarda” türküsünü istedi ve şarkıcıya anımsatmak için mırıldandı. Laz kızı bilemedi ve isteği yerine getiremedi. Bunun yerine masamıza gelen Laz Kızı istek sahibini mutlu edebilmek için “Suna”yı söylemek istedi. Kemal, “kusura bakma sen söyleyemezsin; Suna yürekten gelir…” deyince Laz Kızı sakince ” niye kusura bakıcam amca, kusura belediye baksın…” diye tersledi ve kendimi tutamadım dakikalarca güldüm. Çoktan beri bu kadar içten, bu kadar yüksek tonda gülmemiştim. Allah sizi de hep güldürsün Kemal ve Laz Kızı…”
Merhaba
Dün hava bahar gibiydi. Tüm Copcuların mutlu yüzlerini görüp, seslerini duyarak Güzelbahçe’de sevgi dolu bir ortamda yeni yıla girdik. Bugün ise 23 derece ile sanki yaz. Kışın orta yerinde böylesi güzel hava; Allah encamımızı hayreylesin.
Yeni yılın dünya için, ülkem için, sevdiklerim ve iş arkadaşlarım için, ailem için sağlık ve esenlikler dolu olmasını, hak edilmiş başarılarla yaşam büfesindeki çabalarımıza anlam kazandırmasını diliyorum. Bu yazıma giriş olan yukarıdaki satırları hiç aklımda yokken; “hadi gel SSTC de buluşalım…” teklifime “danışmanlık” karşı önerisiyle gelişen sürecin ilk günlerinde Malatya Altın Kayısı Otel’indeki neş’eli akşam yemeğinde yaşadım. Bu yazımda umarım sağlığı biraz daha düzelmiş olan Bay Jobs’un sözlerine odaklanarak 2009 un kısa bir özetini yapmak istiyorum. Bay Steve’den çok önceleri benzer mesajı veren Churchil Amcanın ünlü sözünü de anımsıyarak yazımı şekillendirmeye çalışacağım. Biri bugünün ekonomik değer yargılarının ve inancının gücüyle yaşadıklarını “aç kal budala kal/geleceğe uzanan noktaları geçmişe bakmadan birleştiremezsin” slogan ve sözüyle internet ortamında herkesle paylaşan Apple’ın CEO su olarak sabrı anlatan güncel ve dertli ünlü; diğeri de ikinci dünya savaşı sırasındaki başarılarını yine inadı ve sabrıyla simgeleyen “ne kadar geriye bakarsanız o kadar ileriyi görürsünüz” diyebilen tarihi ünlü…
Geçen yılın ilk ayında Afyonkarahisar’da “SSTC İlk Adımı”nda buluştuğum yılların dostları ve SSTC hocamla Polen kurumsallığında MAS (Mustafa Artık Serbest)in ilk örneğini yaşadım. Yaşam Büfesindeki self servis olan başarılara ulaşmak için ilk adım olan sıraya geçmek uğruna ikinci ayda hedefimde ABG oldu. Kadere bakın ki ilk görüşmenin ardından beraberliğimiz daha sürekli bir ilişkiye dönüştü. Hemen ikinci gün fabrikada video karelerime yansıyan görüntü; müdüriyet komitesine “Özellik >>Fayda” alıştırmasını güncel bir olgu için somutlaştıran “kolaylaştırmak” sözcüğünde buluşturdu hepimizi. Özlemini çektiğim yılların coşkusunu özellikle Dr.MD beraberliğinde yeniden yaşıyordum. Üçüncü gün Malatya’ya gittim ve yukarıdaki giriş kısmını yaşadım. Salman ve Ali ile canlanan anılar ve yine kırmızı tulumlu sunumlar hep adrenalin yüklüydü. Önemli olan bu ilk adım sonrasında ABGluları önce kendileri için ve hemen ardından da kurumları için “özel / ölçülebilir / hırslı /gerçekçi / sonuç odaklı” söylemler ve eylemlere yönelmelerinde kendilerine yardımcı olmalarına yardım edebilmekti. Bu da SMART ın uygulamasıydı. Malatya sonrası Isparta ve Bursa’da buluştuk seçilmiş müşterilerimizle henüz bir aylık olmadan. Nisanın bahar müjdeleriyle Antalya-Side’de kalem satmaya çalıştık; kül tablasında saklı sırları paylaştık ve müşteri responlarının ele alınmasında ne durumda olduğumuza dair kayıtlarımızı oluşturduk. Ardından Edirne çeltikleri; İznik ve Sarıgöl bağları; Söke’nin pamuklarında umutlarımı artıran güzelliklere tanık oldum. Isparta’da izleme çalışmalarım problemli bir yılda ne tür fırsatların saklı olduğunu hepimize gösterdi. Hedeflerimiz yükseldi. Hayallerimizi TOMBUL laştırıp vizyon oluşturmanın ilk adımlarını atıp, paylaştık. Bodrum’da buluştuk. SSTC nin ilk adımını kuzey sahra gücüyle de tamamladık.
Türkiye’ye sığmadık. Sınırları aştık. Hazar’ın kenarında konuşma halkasında buluştuk. “Bağlantısız Ülkeler” kapsamında bizi kabul eden dost ülkelerle görselliğimizi paylaşıp deneyimli “aksaçlı”lılar olarak sahnede EH’le düet yaptık. Kişisel olarak çok şey öğrendim. İnanıyorum ki 2010 yılında birlikte öğrendiklerimizle etkinliklerimizi daha etkili kılıp kurumsallaşma yolculuğumuzu daha verimli kılacağız. “Kelebek Etkisi“ne yürekten inanan bireyler olarak “Şu GAT Dünyada MAS laşmak için RAW olabilme” çabalarımızı somutlaştıracağız. Bunu bugün bu yazımda “risk yönetimi” gibi de görüyorum ve yandaki dört görseli bu amaçla mesajlandırıyorum. SSTC Öğrenme Yolculuğunun adımlarını tamamlayıp yaşam büfesindeki self servis olan başarıla için hepimizi sıraya geçeceğiz. Tutum ve tavırlarımızı etkinleştirerek SSTC İzleme Çalıştaylarıyla sırada kalacağız ve üçüncü adımda da “Liderlik ve Koçluk Becerileri“mizi geliştirerek sürekli öğrenmeyi ve başarı öykülerini paylaşarak gelişmeyi kurumsal kültürün önemli bir göstergesi kılacağız. Herşeyin bizim ellerimizde olduğuna inanıyorum.
Bu yönde umutlarım çok yüksek. Her şey nasip meselesi. Tüm dostlarımın yollarının hep aydınlık olması dileklerimle yeni yılınızı bir kez daha kutluyorum.
Yeni yıla yoğun bir seyahat programıyla ve önemli bir konuda sorumlu, yol gösterici bir yanıt bekleyişiyle giriyorum ve umut ediyorum ki yanıt, beni gereksiz algı ve yorumlara itmeyecek ve bir sonraki yazımı “Ambassador ve Angut” başlığı altında yazarken elimi ve dilimi olumsuz gibi müşteri responsları örneği yaratmaktan sakınmış olacağım. Görelim Mevlam neyler, neylerse güzel eyler.
Öykücü