“…Çoban kendi havasında. Sürü dağılmış. Kurt pustan memnun. Uzaktan bir ses geliyor. Değirmenin taşı dönüyor. Öğütüyor. Değirmenci dalgın. Değirmenci yorgun. Değirmende döner de taşım, sevda değil bu bir hışım… Günler günleri kovalıyor. Umuda sıkılan kurşunlar ata ata bitmiyor. Dalgalar duvarları yalıyor. Gönül aldırmadan edemiyor. Ruhumdaki sesler beni oyalayamıyor. Yarın yeniden Tacikistan seferi başlıyor. Küllenmiş korkularım depreşiyor…”
Merhaba
Bu satırları Çeşme-Medicana’nın kafeteryasında yazıyorum. Geçen yılıma, 2023e sitem ediyorum. Yazımın girişindeki cümleler 2017 yılı Ocak ayının üçünde yazdığım: Alaturka başlıklı yazımın son paragrafı (https://www.copcu.com/2017/01/03/yasam-bufesinde-alaturka/). Aradan yedi yıl geçmiş ve ülkemde durum dünü aratıyor. Ayranı olmayan saraylılar artık tahteravanla gitmiyor s*çmaya ve elli beş milyon dolarla uzaydan nanik yaparak imamla kaymakam döğüşünü gündemde tutarak oyalıyor ottorite.. Bir oyundur gidiyor ve emekli maaş zamları eşitlense de öyle bir piyasa oluştu ki haberi duyduğu anda etiketler değişiyor; asrın lideri bile van minüt demekten medet ummuyor artık. Bu gidişle kör şişman adamın duvara toslamasına az kaldı ve kaos eşiğinde yaşamaya (yaşadığını sanmaya) devam ediyor bata çıka çaresizler.
Sitem ediyorum 2023. Şubattaki depremin sarılmayan yaraları için sitemim: “Bais-i şekva bize hüzn-ü umumidir Kemal” dese de şair; “kendi derd-i gönlüm” de geliyor deli dalgalar gibi. Dün ve bugün sevgili PC’nun aciliyet kazanan sağlık durumu nedeniyle Çeşme-Medicana’dayız. Geçen hafta da on gün kadar İzmir-Medicana’da geçti günleri. Ne kadar mevsimin getirdikleri, ne kadarı “kendine değer vermemenin” kaçınılmaz sonuçlarıydı bilmiyorum. Ancak ortada özellikle kendine özen göstermek ve özveriyi belirli düzeyde sınırlamak konusunda yeterince başarılı olamamak var bence. Geçmiş olsun dileklerimle doktorun gelmesini bekliyoruz. Sanırım sekiz yıl önceydi; Ümit’in kalp ameliyatı sonrası hastaneye gelip geçmiş olsun ziyareti yapan sevgili Fatoş (Prof.Dr.FK), hasta yatağında yatan Ümit’e dönüp aynen şöyle demişti: “Ebeveynleri sağ olduğu sürece çocukların hasta olma gibi bir lüksü yoktur” Her neyse, bugüne döneyim.
Sitem ediyorum 2023. İkisi yüksek tansiyon ve biri de zona ağrıları olmak üzere NC için NC ile üç gece beni Çeşme Hastanesi aciline getirdi. Seksenin arifesinde en küçük hatayı, ihmali affetmiyor felek. Bereket iç limandaki doktorların da desteği ile ara sıra disiplinin sıkıntısı ile yükselse de sesler vaziyeti idare ediyoruz şimdlik. Ancak ekstraların “son damla etkisi” kaçınılmaz oluyor. Sırtımda sağ kürek kemiğinde bıçak gibi giren bir ağrı var iki gündür. Hastane önünde sabahın serininde, güneş yeni ağartırken ortalığı, çiğ taneleriyle yürüyüş bir başka haz verdi bana. Önce tanış olmadığım köpeklerden az biraz ürktüysem de Mayıs 2000 de by pass’tan iki ay sonra Pamukkale- Karahayıt’ta sabahın köründe otelden çıkıp da tarlalar arasında yürüyüş yaparken hırlayan köpekler kadar korkutmadı hastane önü köpekleri. Yirmi dört yıl önce o köpekleri görünce hangi seçeneğin daha hayırlı olduğunu bilememiş yere çömelip kalmıştım. Doktor beni uyarmıştı hastaneden taburcu olurken;
1.Korkmayacaksın ! Köpek hırlıyor; gel de korkma…
2.Koşmayacaksın ! Nerde ayaklarımda derman kaçacak kadar…
İtiraf etmeleyim ki, bugün hastane önündeki yürüyüşümü kısa kesmemin nedeni köpek korkusu değil, eskiden olduğu gibi yürüyüş hevesimin yüksek olmayışından ve “Divan”ın işlettiği kafeteryada çay güzel olduğundan. Seksenin arifesinde gittikçe artıyor tembellik.
Sitemim 2023 için. Genç yaşta ölümlerle tanıştırdı bizi. Haziran’da yeğenim Aysun’u, Aralıkta yeğenimin eşi Fatoş’u kanserden aldı götürdü beraberliğimizden. Ayrıca meslektaşlarım Dinç, Metin ve Mustafa da aynı nedenle vefat ettiler 2023de. Yaşam Gölünün karşı kıyısı görünürken daha çok ayrılık haberi alıyoruz. Adana Çiftetellisi’nde “Hayriye’nin yaşının elliye gelmesi” sözcüklerde ilerlemiş yaşı anlatırken bugün seksenler bile erken görünüyor bizlere. Şurası gerçek ki “her ölüm erken bir ayrılış”. Rahmetle anıyorum 2023 e sitemimle.
Şükredecek şeyler de oldu 2023 de; Eren Belçikalı oldu; Barış Hollandalı yaşamında başarıyı sürekli kıldı; kılıyor. Ümit’in Burdur seferleri çok yönlü katkılarla mutlu ve tatmin ediyor; Mestgillerde ameliyatlara zaman yetmiyor (gibi görünüyor); Netgillerde Yunt Kanatları hala kilitli ise de Masomo’nun ardıllarıyla dert etmiyorlar (gibi görünüyor); İrem İtalya’ya hazırlanıyor. Binlerce şükür.
Şimdi bugünden yakın yarınlara bakınca “bir şey yapmalı !” diyor ruhum. Çünkü kış yaşamını 1+2 (salon ve camlı bölme) tarzında kolaylaştırmamıza rağmen; kalorifer 80 derecede yanarken, klima max. ısıtma modunda sürekli çalışırken ve camlı bölmede iki çubuğu ile elektrikli ısıtıcı ile küçük yatak odasında yağlı radyatör çalışırken bile Nezuş “üşüyorum” dedikçe “Ya sabır !” la devam etmek kimi zaman “sabır sınavı“nda zor geliyor bana. Hoş tüm bunlara rağmen camlı bölmede üşüyen ayaklarım için “ayak ısıtıcısı” arıyor olmam benim de dile gelmeyen maskelenmiş üşütmelerle komşu olduğum açık değil mi ? Demem o ki; bu soğuklarda Karşıyaka’ya gitmeli. Ama “Ümit…!” demeyi bırakıp gitmeli ki böylece belki Ümitgiller de rotayı İzmir’e çevirirler.
Şurası bir gerçek ki; dört yıldır sürekli Çeşmeli olduk. Bizi buraya çıpalandıran şey Korona Korkusuydu. Dört yıl sonra Korona Korkumuz azaldı; yok oldu. Bu kez de Korona Ataleti ile çakılıp kaldık. Sıyrılıp gitmeli ve baharda gelip ot yolarak yeni sezonu açmalıyız. Artık Korona bahane ve gitmek gerek. Kaldı ki yöneticimiz Kurtuluş da “gel abi, aç şu vanaları… Yoksa…” diyor haklı olarak.
Görüldüğü gibi 2023 e sitemle başladı Ocak 2024 ün ilk yazısı. Umut ediyorum ki sonraki yazılarımda 2024 e de sitem olsun diye devam etmez. Allah akıl vermiş; ama kullanma kılavuzunu beraberinde vermemiş olsa da sanırım “aklın yolu bir” diyerek doğruyu bulucaz ve cümbür cemaat İzmir’e dönücez hastane havasındaki akıl yapımla… Neden olmasın !
Öykücü