“… O gün vaktim çoktu. Bir banka oturdum ve çevredeki insanları incelemeye başladım. Bir belediye otobüsü durmuştu. İnenlere baktım. En öndeki sanki arkasından biri kovalıyormuş gibi hızlı adımlarla yürüyordu. Kendi kendime “Bu adam kesinlikle hayatta başarılı olacak” dedim. Onun arkasından gelen, sakin adımlarla, kendine güvenerek yürüyordu. “Bu adam da mutlaka filozof veya bilim adamı oalbilir” diye düşündüm. En arkadan yürüyen kişi, sanki hiçbir amacı yokmuş gibi sağa sola bakarak, taşlara tekme atarak, ellerini cebe sokmuş yürüyordu. “İşte yaşamda hiçbir işe yaramayacak bir insan tipi, bir serseri” dedim kendi kendime. Tam o anda bir gerçeğin ayırdına vardım…”
Merhaba
Bugün 2012 Haziranın son Cumartesisi ve ben Çeşme’nin güzel bir rüzgarlı sabahında uyumakta olan torunum Barış için evde beklerken, Eren Ildırı’da haber beklerken Nezuş abileriyle Alaçatı pazarına gitti. “Babalar Günü” hediyesi yeni laptopumu keyifle tıklatıp bu satırları yazmaya başladım. Aklımda şimdilik bir çerçeve oluşmadı. Çatıdaki arşiv CD lerinden neleri güncelleyip aktarabilirim diye eletkronik gezintiye çıktım. Karşıma o zamanlar Doçent olan (şimdi profesör olmuş olmalı) ve öğretme stilini beğendiğim SÖ hocanın “Finansçı Olmayanlar için Finans Eğitimi” sonrasında “STM/Öykücü Mustafa” olarak kaleme aldığım birkaç sayfaya takıldı gözüm. Beşyıl sonrasında bugün “yapısal değişikliğe” uğrayanların aklında ne tür izler kalmıştır acep düşüncesiyle bir format oluştu ilk anda. O yazımın son üst köşesinde yer alan logoyu değiştirmek ve “MASSGET“i eklemek için bir başka dosya ararken bu kez on yıl önceye ait bir görsel karşıma çıktı. O görselde de “dinleme ve ikna” konusunu ele almışım yine bir köklü değişimin arifesinde. Bu kapsam da bugün benim için anlamlı özellikle AS Grubuyla çıkmayı planladığım “demo öğrenme yolculuğu” nun çerçevesini düşünürken sabah yürüyüşlerimde. Bu yazımı fazla uzatmadan beş ve on yıl öncesinden alıntılar yapacağım. Kimisini ppt olarak ekleyeceğim kimisini de copy/paste yoluyla alacağım. Bu arada bundan sonraki yazımı nasip olursa “ALİZVEL” başlığı altında yazacağımı da satır arasına koyuvereyim. Bu penguenvari ifadeyi de “3 İdiots” filminden ödünç aldım.
Her öğrenme yolculuğunda olduğu gibi geç kalmadan hem “geribildirim” veriyorum ve hem de “geribildirim” almak için zorluyorum. Çevremdekilerin rahatını kaçırdığım bir gerçek. Kabul etmeliler ki “no gain without pain/acı yoksa kazanç da yok” veya “hadi zıpla bakalım; öyle miskin miskin oturma rahatlık zonunun güvenli sınırları içinde” diyorum tıpkı aşağıda olduğu gibi:
Merhaba
Öykücü iyi günler diler.
İzmir, 7 Aralık 2007. Prag (EESTARS-EEHR/EEC) tan sonra
Güneşli bir Aralık günü
Bu yaklaşımın adı her zamanki gibi MKLs (Öğrendiğim Anahtar Mesajlar) ya da MP (Algılarım) olmalı. Ben bunu hep yapıyorum da; iyi mi, kötü mü ? Tartışılır. Ben bu alışkanlığımdan memnunum; zararını da hiç görmedim.
Algılarımı soğutmadan yazmalıyım (striking while the iron is hot: demir tavında döğülür). Dün formal değerlendirmeyi yaptım ve kimileriyle paylaştım. Bugün de bu yazıyla tüm katılımcılarla paylaşacağım.
Kendi adıma, tek kelimeyle “mükemmel” bir öğrenme beraberliği oldu. Sebep olanlardan ve bilgilerini bizimle paylaşanlardan Allah razı olsun. Devamındaki gelişmelere de değinmek istiyorum. Bakın en heveslimiz kimmiş ve neler yazıldı ?
———————-
From: Copcu Mustafa TRIZ Sent: Tuesday, December 04, 2007 10:18 AM To: SO Subject: Bekliyorum
Merhaba S… Hocam
Umarım herşey yolundadır. Sözü edilen sunumu gönderebilir misiniz (belki gönderdiniz de ben yitirdim !)? Teşekkürlerim ve saygılarımla.
Mustafa
———————-
From: TE TRIZSent: Monday, December 03, 2007 9:28 AMTo: Copcu Mustafa TRIZ Subject: RE: Elektronik Ortamda Ders Sunumu Gönderimi Hk.:
İyi haftalar…
Aslında yoğunluk içinde epeydir şöyle başbaşa konuşma ve paylaşma fırsatımız olmadı…Prag tan hoşgeldiniz… İyi günler ve çalışmalar dileklerimle
TE
——————————-
From: Copcu Mustafa TRIZ Sent: Saturday, December 01, 2007 10:25 AMTo: TE TRIZ Subject: Re: Elektronik Ortamda Ders Sunumu Gönderimi Hk.:
Gunaydin T…
Bu iletiyi sabah yuruyusu sirasinda soluklandigim Karsiyaka-Kent’in tahta iskelesinde BB den yaziyorum. Haklisin. Ancak o toplantidan hemen sonra Prag’a EE/HR-EESTARS toplantisina gittim ve dun gece dondum. Insallah S….hoca son seklini gondermistir de Pazartesi sizlere iletirim. Ilgi ve hevesin umarim diger gençlere de ornek olur. Selam ve sevgilerimle.
Copcu
—————————–
From: TE TRIZ To: Copcu Mustafa TRIZ Sent: Sat Dec 01 08:22:26 2007 Subject: Elektronik Ortamda Ders Sunumu Gönderimi Hk.:
Mustafa bey,
Merhabalar.
Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Finans Eğitimi esnasında elektronik ortamda bazı sunum ve yazıların gönderilebileceği ifade edilmişti.Ancak hala gelmedi.Gönderimini sağlayabilirmiyiz? Saygılarımla
TE
———————–
Hız ve heves sürpriz gelmedi. Helal olsun. Hep böyleydi. Türkiye’de iki kurumun yarattığı “Disiplin Kültürü“ne hayranım: 1. Devlet Demir Yolları 2.Şeker Şirketi. İkisini de ayrıcalıklı kılan ve ortak olan etken: Fabrika yaratan fabrika olmaları ve bu işin verdiği duyarlılık nedeniyle yüksek bir disiplin ortamı yaratmaları. Her neyse !
Ve yazışmalar sürdü
————————–
From: Copcu Mustafa TRIZ Sent: Thursday, December 06, 2007 11:46 AMTo: SOCc: TE TRIZ; OA TRIZ Subject: Değerlendirme
Merhaba S… Hocam,
Biraz önce değerlendirmeyi tamamladım ve sonuçları İnsan Kaynakları’mıza gönderirken sizinle ve T… beyle de paylaşıyorum. Özel notlarıma dayalı mesaj aktarımı için biraz daha zamana gereksinimim var. Selam ve sevgilerimle.
Mustafa
———————————-
From: Copcu Mustafa TRIZ Sent: Wednesday, December 05, 2007 10:25 AMTo: SÖ Subject: RE: Bekliyorum
Merhaba S… Hocam
Teşekkürlerim ve sevgilerimle bekliyorum.
Mustafa
————————————–
From: SÖ [mailto:so@deu.edu.tr]Sent: Tuesday, December 04, 200710:40 PMTo: Copcu Mustafa TRIZ Subject: RE: Bekliyorum
Mustafa Hocam Merhaba,
Herşey yolunda, yoğun günler devam ediyor. Umarım siz de iyisinizdir. Hocam dökümanlar biraraya gelince yüklüce bir email olduğundan okuldaki PC’mden yahoo adresimle göndermiştim. Ama sonrasında da İzmir dışına çıktım ve biraz önce döndüm. Yarın öğleden sonra (16:00 gibi) okulda olucam. Emaili tekrar gönderirim. Kusura bakmayın nolur. Ayrıca ben de seminer değerlendirme formlarının sonuçlarını merak ediyorum. Saygılarımla
S…
Aradan beş ya da on yıl geçse de “Yaşam büfesinde Anıları Silemezsin“. Hele bir de silmek bir yana güncelleyip sonraki öğrenme yolculuklarında bir adım ilerde başlamalarına yardımcı olmak isteğin ve istediklerin olursa… Binlerce şükür hem CINOS sürecine ve bu sürecin öğretileriyle bugün ABG, PLN ve AS la şekillenen “imovasyona katkı” çabalarının ölçülebilen somut meyvelerine. Daha ne ister insan ! Üstelik Çeşme odağında biraz sonra montajına başlayacağım “miendazın” başlıklı “aile tutkalı” filmindeki kareler zihnimde bütünleştikçe daha bir keyif alıyorum.
Şimdi öykümü bitireyim ve bu kez yukarıdaki slayt serisinden (toplam 23 adet) bir başka slayt daha ekleyip hoşçakal diyeyim. Sevgili Hakan Büyükdere’nin öyküleştirdiği gibi:
“… O gün vaktim çoktu. Bir banka oturdum ve çevredeki insanları incelemeye başladım. Bir belediye otobüsü durmuştu. İnenlere baktım. En öndeki sanki arkasından biri kovalıyormuş gibi hızlı adımlarla yürüyordu. Kendi kendime “Bu adam kesinlikle hayatta başarılı olacak” dedim. Onun arkasından gelen, sakin adımlarla, kendine güvenerek yürüyordu. “Bu adam da mutlaka filozof veya bilim adamı oalbilir” diye düşündüm. En arkadan yürüyen kişi, sanki hiçbir amacı yokmuş gibi sağa sola bakarak, taşlara tekme atarak, ellerini cebe sokmuş yürüyordu. “İşte yaşamda hiçbir işe yaramayacak bir insan tipi, bir serseri” dedim kendi kendime. Tam o anda bir gerçeğin ayırdına vardım. “Ben ne yapıyordum ?” Hiçbir şey. Saatlerdir ,sadece onları seyrediyordum.”
Dünyada pekçok insan işte o son soruyu “Ben ne yapıyorum ?” sorusunu sormadan diğer insanları izleyerek, eleştirerek, alay ederek, takip ederek yaşıyorlar. Tek bir gün bile oyuncu olmayı düşünmeden, devamlı seyirci olarak yaşıyorlar. Oysa bir kez o sahneye çıkılmış olsa, o çimlerde koşulmuş olsa, belki de yaşam bambaşka olacak. Ya da Yaşam Büfesinde sıraya girmek, sırada kalmak ve sırada önce geçmek daha keyifli olacak. Bir kez farklı bakabilsek…
Anıların izlerinde öğrenme yolculuklarınız hep aydınlık yollarda geçsin.
Öykücü