“…Mutluluk, beklenenle elde edilen arasındaki farkın yarattığı doyumdur. Bu nedenle AIDA’nın başına “N”, sonuna da “S” ekledim... Olgunluk, saygı ile cesaret arasında gelişmiş olan dengedir. Bu nedenle ikisinin de yüksek olduğu II.kare etkinliklerinin temelinde win-win (kazan-kazan) yatar… Mükemmellik, eklenecek bir şey kalmadığında değil, çıkarılacak bir şey kalmadığında oluşur. Bu nedenle alışkanlıklardan dolayı safraları atmak zordur ve yöneticler, liderler basitlik ve optimumu sağlayarak bu zorluğu kolaylaştırmalıdır...“
Beş yıl önce nasıl başlamıştık (2012 Ekim MOTES) ? Temel beklentimiz neydi ? Mutlu olabildik mi ? Misyonumuz her zaman ve her yerde dilimizin ucunda mı (2017 Yaşgünü kutlaması ) ? geçen yıl 9 Eylülde toplanmışız (http://www.copcu.com/2016/09/26/yasam-bufesinde-pasa-kaydiragi/)
Merhaba
Önceki yazımda heyecanla torunum İrem’in (11 yaş) blog talebini dillendirmiştim. Kerem ve Burak’tan yarın, iş günü başlayınca yardım beklerken ne göreyim ? İrem internetten “blog nasıl hazırlanır ?” araştırması yapıp öğrenmiş. Blogunu açmış; ilk yazısını yazmış.(http://irmcopcu.blogspot.com.tr/). Çok da güzel yazmış. Benden bahsetmiş; hem de çok içten bir bakışla (….dedem Mustafa…). Yazıma eklediğim filmin sonunda İrem’in babası Kerem’in dediği gibi “hiç bir emek boşa gitmiyor“. Binlerce şükür.
İrem’in ilk mesajı da “bir yerden başlamak lazım” olmuş. Çok da güzel olmuş. Sözcükleri güzel; anlatımı net. Kopya değil ve özgün. Kısa ve her tür takdirin ötesinde. Ah ben de onun gibi yazabilsem. Yan yollara sapmadan duramayan aklıma ve elime hakim olabilsem. Helal olsun İrem. Ben de senin gibi yazabilmek için çaba göstereceğim. İşte İrem’in çok beğendiğim ilk yazısının tamamı:
“…İlk olarak okuyan kişi kimse ona merhaba demek istiyorum . Cidden böyle birşeye basıl başladığımı bilmiyorum ama devam edeceğimi biliyorum . Size kendimi tanıtmadım; ben İrem COPCU , Copcu ailesindeki en küçükten bi büyük çocuğum . Ama bu başlangıç yazısında kendimden çok COPCU ailesinin en büyük üyesi olan dedem Mustafa’dan bahsetmek istiyorum . Dedem ben küçüklüğümden beri hem blog yazıyor , hem bizi kamerasıyla çekiyor . Açıkçası küçükken bunu saçma bulurdum . Nolucak ki dedemin çektikleri , ne işe yarayacak ki derdim . Fakat artık öyle düşünmüyorum ve herkesin çekmese bile yazmasını öneriyorum . Bunu yazdıkça eğleniyorsun dertleşmek , konuşmak gibi oluyor .
Şimdi gelelim ben neden bir blog açtım ? Nerden aklıma geldi ? Geçen gün dedem çatıyı ayıklamış ve babamın 1993 yılı Eylül ayında hedeflerini yazdığı bir kağıt bulmuş . Daha sonra da bu kağıdı bana verip benim de hedeflerimi yazmamı istedi . Ben de iki üç gün bu fikre pek sıcak bakmıyordum . Fakat sonradan sıcak bakmaya başladım . Tam İzmire döndüğümüz gün masama oturdum; tam yazacakken aklıma bir blog açmak geldi ve gördüğünüz gibi açtım okuduğunuz için teşekkürler 🙂
Allah herkese böyle güzellikler nasip etsin. Neyse biz İrem’i yakından takip etmeyi sürdürürken gelelim bu yazımın esbab-ı mucibesine…
Yarından sonra NETgillerle (Netdirekt ve Netin) güz sezonunu açacağım. Kendileriyle bir sohbet toplantım olacak. Toplantının açılışında sahip olduğum değerlere dikkat çekeceğim. Bunu da “Ben Netdirekt’li Koordinatör Mustafa” diyerek yapacağım. Bu sözlerle kurum, görev ve birey olarak sahip olduğum, yüklendiğim, etkin olduğum, eylemlerime şekil verdiğim üç alanı ifade edeceğim. Herbirinden de bu ifadeyi tek tek isteyip kayda alacağım. İki dakikalık filmde neler dikkat çekiyor ?
Beş yıl önce beraberliği dzüenli yapmaya çalıştığımız “MOTES Toplantılarıyla” perçinlerken öncelikle “baş parmak desteği“nden dem vurmuşum. Diğer bir ifadeyle şirketin finansal gücüne değinmişim. Bunu da “patronun 3 P’si” olarak akılda kalıcı kılmaya çalışmışım. Aynı sözlerin hemen ardına uzun vadeli beklenti, uzun soluklu koşu ve gezegeni korumak adına “güneş ve/veya rüzgar enerjisini” hedef kılmışım. Bilerek ya da bilmeyerek iyi mi yapmışım; hata mı olmuş ? bilmiyorum. Çünkü 3 yıldır Yunt Kanatları dönmek için beklerken hâla bürokrasiyi aşamadık. Esen rüzgarı hem bütçemize hem de ülkemize gelir yazamadık. Umutluyuz.Umudumuzu koruyoruz.
Filmdeki bir diğer parça da ilk amirin dikkat çektiği “3M Kuralı“. Mutluluk arayışı; mutlu olmayı, mutlu çalışan, mutlu iş yeri ortamı yaratmayı önemli kılan sözleri. Beş yılda kimler kaldı otobüsümüzde ve ne kadar mutlular ? bakalım NETs2017SEP toplantımızda dillendiren olacak mı ?
“Biz, Netdirekt olarak tüm internet servislerinde müşterilerimize kesintisiz kolaylık sağlarız” sözlerini bakalım Suat’ın yaş gününde olduğu gibi herkes diline pelesenk etmiş mi ? Hiç beklenmedik bir anda “Netdirekt ne iş yapar ?” sorusuna bu misyon ifadesini tam, doğru, inancı vurgulayan tonda söyleyebilecekler mi ? Bakalım otobüste yerini alan ve her gördüğümde sesinde heyecan, yüzünde gülümseme eksik olmayan Zeynep “kesintisiz kolaylık” adına bize yeni öneriler getirecek mi ? Uzun aradan sonra bakalım bu MOTES Beraberliği yeni öğrenme yolculuklarına yol açacak mı ? Aynı şekilde bakalım Netin Ailesi de sevgili Ali’nin otobüse binmesiyle kazanacakları yeni bir itici güçle benzer bir misyon ifadesi buldular mı ? Görelim Mevlam neyler, neylerse güzel eyler.
Sağlık ve esenlik dileklerimle; yaşamda hergünün eğitim, herkesin öğretmen ve her birimizin sürekli öğrenci olduğuna inanarak 12 Eylül 2017 salı günü yapacağımız ustalık yolculuğunu heyecanla bekliyorum; yolunuz açık ve aydınlık olsun diliyorum.
Öykücü